Sanırım Ankara’daki ikinci yılımda, doğum günümde yurt arkadaşlarım hep birlikte bana fil şeklinde altın bir kolye hediye etmiştiler. Çok şeker bir şeydi, sanırım en büyük çapı sadece 1.5 cm büyüklüğündeydi. Gövdesi bir top şeklindeydi, başı da daha küçük bir top gibiydi, tam kıvamında yaprak gibi kulakları, yukarı kıvrımlı bir hortumcuğu ve çırpı bacakları vardı.
Arkadaşlarım bana bu hediyeyi verirken tombul bacaklarıma uygun buldukları için bunu aldıklarını söylemiştiler. Gerçekten benim bacaklarım bedenime göre oldukça kalındır, çoğu zaman sanki bedenime başka birinin bacakları takılmış gibi hissederim. Bu küçük filde aslında garip bir ironi vardı, çünkü bacakları bedenine göre çok ince idi. Ancak o kadar sevimli bir kolye idi ki derhal bir zincir buldum ve boynumdan çıkartmadan takmaya başladım.
Bizim ailede fil nedense bir uğur işaretidir, her evde sıra sıra dizili yedi adet fil biblosu bulunur. O yıl Trabzon’a döndüğümde Güneş teyzem fil kolyemi o kadar beğendi ki, boynumdan çıkartıp kendi boynuna taktı. Zaman zaman evde arkadaşları ile toplanıp konken oynuyorlardı, o oyunlarda uğur olsun diye filime el koydu. O yıl fil teyzemde kaldı. Bundan sonra yıllarca fil teyzemle benim aramda gitti geldi. Bir yaz gidip filimi geri aldım, o yıl boyunca benim boynumda kaldı, öteki yaz teyzem filime el koydu, bütün yıl taktı. Anlayacağınız bu küçük fil teyzemle benim aramda kapanın elinde kaldı.
Dördüncü sınıfta iken fil bende idi. O yıl çocuk cerrahisinde staj yaparken Ayça isimli 10 yaşlarında bir kız çocuğu ve annesi çok dikkatimi çekmişti ve onlarla çok ilgilenmiştim. Çünkü kızcağız çok ağır hasta idi, her iki böbreğinde de kanser vardı, ameliyat sırasında büyük bir kanser parçası kopup vücudun ana damarına kaçmış, o parçayı da almışlar. Sizin anlayacağınız çocuğun bütün karnı boyunca hayatında gördüğüm en büyük ameliyat izleri vardı. Çocuk halsizlikten başını kaldıramadığı için günlerdir taranmamış olan saçları kafasında bir kuş yuvası gibi karışmıştı, annesi çocuğun canını yakmamak için kıyıp da tarayamıyordu. Annenin gözlerinin altında simsiyah halkalar olmuştu, kadın resmen pandaya dönmüştü. O taranmayan saçlar ve annesinin göz çevresindeki halkalar beni çok derinden etkilemişti. Ben her gün yanlarına gidip onlarla konuşuyordum, bir gün kadın bana boynumdaki fili nereden aldığımı sordu. Ayça çok sevdi, ona aynısını almak istiyoruz dedi. Ben de bu filin benzeri bile yok, yıllardır ben de teyzem için arıyorum, lütfen alın, bu fil Ayça’nın olsun dedim. Sonra da teyzemin elinden zorla çeke çeke aldığım fili boynumdan çıkartıp kızın boynuna taktım. Annesi bu kolye altın, maddi değeri var diye almak istemedi. Ben candan gönülden kıza vermek istedim ve fili geri almadım, yine de çocuk birkaç gün taktıktan sonra fili bana zorla geri verdiler.
Staj bitti, Ayça taburcu oldu, okul kapandı ve ben Trabzon’a döndüm. Her zamanki gibi teyzem fili elimden aldı. O kış ben Ankara’da iken teyzemin evine hırsız girmiş ve birkaç takı çalmış, giden takılardan biri de benim kıymetli fil kolyem idi. O günden sonra bir daha bu kolyeyi görmedik, bir benzerini de bulamadım.
Aradan yıllar geçti, okulu bitirdim, ihtisası bitirmek üzere iken yolda bir kadın ve yanındaki kızı ile karşılaştım, kadının gözlerinin altında o simsiyah lekeler olmadığı için tanıyamadım. Beni görünce kadın sevincinden çıldırdı. Bakın bu Ayça dedi yanındaki ondan en az 20 santim uzun olan kızını göstererek, vallahi Ayça o kadar ameliyatlar oldu, kemoterapiler, radyo terapiler aldı, ama biz iyileşmesinde bir mucize olduğunu düşünüyoruz. Bize göre sizin fil onu iyileştirdi dedi ve filin ne olduğunu sordu. Ben de fil çalındı deyince inanılma üzüldü, ben güya 3 kuruş maddi değeri var diye geri verdim, keşke geri vermeseydim diye o kadar dövündü ki anlatamam. Ben de kadını teselli etmek için üzülmeyin fil bilinmeze ( gaybubete) karıştı gene de olduğu yerden Ayça’ya yardımcı olacaktır dedim. Ancak onlar için bu kadar değerli olmasına da şaşırdım elbette.
Ancak bu karşılaşmadan iki yıl sonra bu fille ilgili burada anlatmayacağım, çok gerçekçi bir rüya gördüm ve Ayça ile tartışılamaz bir ilişkisi olduğunu anlayınca çok etkilendim.
Şimdi her zaman altın bir fil kolyem ve evimde bir sürü fil vardır. Teyzem hala o fil kolyemi arar.