Sibel Dobrucalı, benim teyzemin kızı, günün birinde sınıf arkadaşım Orhan ile evlendi ve Sibel Özgür halini aldı. Şimdi iki çocukları var; Nil ve Ege.
Nil ilk okula gideceği günlerde annesi Trabzon’da değildi. O nedenle çocuğu okula hazırlamak işi bize kalmıştı. İlk okul ayakkabısını ben almıştım, hatta o yıl bir tane benim beğendiğim bir tane de Nil’in beğendiği iki ayakkabı almıştım. Aklım sıra benim beğendiğim ayakkabı çok güzel bir şeydi, ama çocuk sadece kendi beğenerek aldığını giydi, benim beğendiğimi ise çok az giydi. Daha sonra bunu bir gelenek haline getirdik, çocuk liseyi bitirene kadar her sene ona bir okul ayakkabısı almıştım. Tabii akıllandım, kendisi hangi ayakkabıyı beğendiyse, onu aldım.
Nil hukuk fakültesini kazandıktan sonra artık ayakkabı almayı bıraktım.
Nil ile Ege’nin arasında 8 yaş fark var. Ege okula başlarken annesi Trabzon’da idi, çocuğu okula o hazırladı. Böylece Ege’ye okul ayakkabısı almak gibi bir geleneğimiz oluşmadı.
Ege oldukça enerjik bir çocuktur, daha ilk okulda iken ortaokullar ve liselerle yüzme yarışına girer ve bizimki kazananlar arasında olurdu. Daha sonra basketbol oynamaya başladı. Bütün işi gücü spor yapmak, hiç öyle derslerle, okulla arası yok. Annesi bu çocuk okumayacak diye çok endişe ediyor.
Egenin lise ikiye başlayacağı yaz idi. Sibel’den bir öğleden sonra panik halinde bir telefon aldım. Heyecandan doğru dürüst konuşamıyor bile. Aniden aklına , ‘’Ayşenur, Nil’e her yıl ayakkabı alıyordu, Nil güzel okuyordu, Ege’ye ayakkabı almıyor, Ege okumuyor, eğer ona da ayakkabı alırsa o da iyi okur’’ düşüncesi gelmiş. Bu sene Ege’ye de ayakkabı almam gerektiğini söylemek için telaşla beni aramış. Tamam Sibel madem öyle artık mecburen ona da ayakkabı alacağız dedim.
Gerçekten de o yıl okul ayakkabısını ben aldım. Çocuk o yıl takdir getirmesin mi?
Hadi, benim ayakkabılara sihirli bir anlam yüklendi, resmen ayakkabılar bir aile totemi haline geldi.
Ertesi yıl çocuk üniversite sınavına girecek, o yıl ona ayakkabı almakla kalmayıp, terlik, çorap ne bulursam aldım, üstüne bir de arabamı kullanması için ona verdim. O yıl çocuk hukuk fakültesi kazandı.
Şimdi her eğitim yılının başında ona bir çift ayakkabı alıyorum. Bu sene biraz gecikmişim, Sibel bir gün telefon açıp bana ‘’Bak Ege’nin sınavı var, ayakkabısını al, kırık not alırsa karışmam, ona göre ‘’ dedi.
Derhal ayakkabı alındı. Ege de galiba sihrimize inanıyor, ayakkabı alındıktan sonra annesine ‘’anne Ayşe teyzenin ayakkabısı gerçekten işe yarıyor galiba, sanki zihnim açıldı’’ demiş.
Şimdi çok işim var. Çocuk okulu bitirene kadar her sene bir ayakkabısı benden. Sibel de teyzem de iyice inandılar, ben ayakkabı almasam çocuk okumayacak. Madem bir ayakkabı ile zihni açılıyor, alacağız mecburen.
Hiç böyle zihin duydunuz mu? Ayağından açılıyor?
Bizim sülalede normaldir, olur böyle şeyler.
Hiçkimse gülmesin…bütün sır Ayşenur’un aldığı ayakkabılarda..yaşayan bilir..
Evet öyle
Doktor Ayşeciğim valla okurken ağladım İyi ki bizim teyzemizsin, seni çok seviyoruz❤️
Sevgiler. Aklınıza gelen anıları bekliyorum
Konuşurken ayrı bir dünyanın,yazarken ayrı bir dünya,her yazını sabırsızlıkla bekliyorum
Her zamanki gibi müthişsin Ayşenur sen nasıl bir şeysin böyle anlamadım ki. Çok özelsin çok.
Zeynocum sen asıl bu günkü yazımı oku, resimlere bak.