Yıllar boyunca pek çok mesleki toplantı düzenledim. Bunlardan en gözde olanı bence Ankara’nın doğusunda kalan bütün üniversitelerin Pediatrik endokrinologlarının bir araya gelip vakalarımız tartıştığımız toplantılardır. Bu toplantılara ben ve İnönü Üniversitesindeki arkadaşım Prof Dr Ayşehan Akıncı öncülük ettik. Zaman içinde OMÜ de bize katıldı, bizim bölgede çalışan arkadaşlarımız değişti, eskiler gitti, yeniler geldi; fakat ilk ekipten Atatürk Üniversitesinde çalışan Prof Dr Zerin Orbak, ben ve Ayşehan baki kaldık. Bu toplantıları yıllarca sürürdük. Şu anda emekliyim buna rağmen önümüzdeki 2016 şubat ayında Samsun’daki toplantıya katılacağım. O kadar benimsemiş durumdayım yani.
Sanırım 2004 yılı yada 2005 yılı olmalı, o yıl Van’da bir toplantı yapacaktık. Yeşim Sert ( o sırlar bir büyüme hormonu firmasında çalışıyordu) beni götürmek bahanesi ile o toplantıda görev aldı, birkaç gün de izin aldı. Benim jipime atlayıp Trabzon’dan Erzurum üzerinden Erciş’e doğru yola çıktık. O sıralar inci kefallerinin yumurtlama sırsı idi, bu doğa olayına tanıklık edip, Van’a gittik. Van’da toplantıyı yapıp, toplantı sonunda Akdamar adasına gidip geri döndük. Bundan sonra arkadaşlar geri dönerlerken Ayşehan da bize katıldı. Çavuştepe kalesi ve Şamran kanallarına ziyaret ederek, Van gölünün alt kıyısı boyunca Tatvan’a ulaştık. Buradan Nemrut kraterini gezdik. Daha sonra Van gölünün üst kısmından Ahlat’ı da gezerek Van’a geri dönüp Ayşehan’ı bıraktık. Daha sonra biz Yeşim’le Muradiye Çaldıran üzerinden Doğu Bayazıt İshak Paşa sarayına gittik, Sonra Iğdır Erzurum üzerinden Trabzon’a döndük.
Bu gezide Süphan, Nemrut, Tendürek ve Ağrı volkanlarını görmüş olduk. Tuhaf bir şekilde Tendürek dağı yolda olduğundan küçük görünüyor, ama yol resmen lav dillerini yararak geçtiği için ürkütücü.
Van’daki Güzelsu şelalesi ve Muradiye şelalelerini gezdik. Van gölünü ve Nemrut gölünü gördük.
Osmanlının en önemli savaşlarından biri olan Çaldıran meydan muharebesinin yapıldığı düzlerde dolaştık.
Van kalesi, Çavuştepe kalesi, Şamran kanalları, Akdamar kilisesi gibi Urartu eserlerini ve Ahlat’taki muhteşem Selçuklu eserlerini gördük. Çavuştepe kalesi MÖ 764-734 yılları arasında yapılmış bir kaledir, beni çok etkiliyor. Mayaları kıskandıran taş işçiliği, gelişmiş kaya yazıları, o zamanlarda yapılmış kanalizasyon sistemi ve eski ambarlarında kalmış 2500 yıllık buğdaylar her göreni etkiler bence. Ayrıca bu kalenin bekçiliğini Mehmet Kuşman, aslında ortaokul mezunu bir adam ama azmetmiş, Urartuca’yı sökmüş,şimdi dünyada Urartuca okur yazarlığı olan 30-35 kişiden biri. Gel de etkilenme.
Kaleden aşağıya bakılınca ta o zamanlardan yapılmış ve hala binde bir eğimle elli kilometre boyunca düzgün bir şekilde akan Şamran (Semiramis) kanallarını görüyorsunuz. Hem inanılmaz mühendislikten etkileniyorsunuz, hem de aklınıza bir türkü takılıyor. Ben bu türküyü hep saçma sapan sözleri olan bir şey sanmıştım. Meğer gerçekten Edremit ilçesi Van’ bakıyor ve içinden de gerçekten Şamran akıyor. Bu tamamen coğrafi bir tanımmış. Türküde geçen ‘’deniz’’ ise Van gölünün yerel ismi, göl o kadar büyük ki gerçekten de denize benziyor.
Edremit Van’a bakar/İçinde Şamran akar
Öyle bir yar sevmişim/Her gören ona bakar
O süsem o sümbül o gül o bağıdır/O inci o mercan beyaz gerdanındır/Oynamak sıçramak eğlenmek çağındır
Kale dibi kayalık/Dibinde oynar balık/(Denizde dolu balık)/Kızın gönlü oğlanda/Oğlan da kıza (ona) yanık
O süsem o sümbül o gül o bağıdır
O inci o mercan beyaz gerdanındır
Oynamak sıçramak eğlenmek çağındır
En ünlü Osmanlı saraylarından biri olan İshakpaşa sarayını gördük. Nedense burası sanki dini bir merkezmiş gibi 7/24, dağı taşı inletecek kadar yüksek sesle kuran okunmaya başlamıştı, buna bir anlam veremedim. Eskiden böyle bir şey yoktu.
Erzurum’da Aras nehri üzerinde tarihi ta İlhanlı’lara kadar dayanan Çobandede köprüsünü gördük.
Gene iki hafta sonu ve aradaki haftayı kullanarak 9 günde muazzam bir ‘’expedisyon’’ ( gurupla gidilen doğa gezileri, genellikle bu terim dağcılıkta kullanılır) yapmış olduk.
Ayşehan bu geziden sonra bütün arkadaşlarıma arabamın iki lastiği uçurumda iken kullandığımı iddia etti.
Ise gidiyorum, okumadan yapamadim, kahvalti yarida kaldi ama yazi icin degerdi, o gunlere geri dondum. Guzel gezilerimizden birisiydi. Ellerinize saglik hocam. Simdi orada olur arabaya atlayip bir yerlere gitmek vardi, sizi cok ozledim.
Yesim seninle ne çok gezmişiz yahu. Van’a Bahadırla da gitmişiz. Meziyet için takı tasarlamıştık.
Bahadırın esi de bu anısını paylaştı, çok duygulandım.
Evet hocam, sizinle bayag bir gezmisligimiz olmusdur, Vana 2 defa gitmistik, hatta neredeyse tukuruklerine bogmaya kalkan Ve madalya almaya hak kazandigimiz polis sefide unutulmayan anlardandir. Bahadirla benden sonra gitmistiniz, rahmetli Bahadirda gezmeyi cok severdi, mekani cennet olsun. Onun bu genc yasda olmus gercekten beni Cok etkiledi, Allah Meziyet Ve ogluna sabir versin, dualarim onlarla.
Hocam açıkcası öğrencinizken sizin bu kadar çok yönlü,sosyal,neşeli olduğunuzu bilmezdik.Hatta eminim sizin de hisettiğiniz gibi biçok öğrenciniz sizden çekinirdi.Ama bunlardan ziyade aramızda dolaşan dedikodulardan sizinle özdeşleşen şey ise Karadeniz’e olan aşkınız ve Doğu’ya olan antipatinizdi.Şimdi yazdıklarınızı okuyunca yıllarca sizi çok yanlış tanıdığımızı düşünsemde bu yorumu yazarken bile sözlü günü kapınızda sıramın gelmesini beklediğim günlere gittim.Taşikardi,ellerde titreme ve heran kaçma isteği(şimdi de yorumu yazmadan silme isteği..)
Ben bu ülkenin her köşesini severim. Neden öyle düşünmüşsünüz anlamadım .
Bilemiyorum hocam sınavlarınızdan doğu şiveli çocuklar kaldıklarında böyle söylerdi,belki de tembelliklerini sizin üzerinizden örtmeye çaılışırlardı..
😂😂😂