Son ada olarak da Mauritus’a uçtuk, ama benim hiç keyfim yerinde değil, gözlerimi açacak halim yok. Bu adaya uçarken rehberimiz bize elinizdeki vanilyaları valize saklayın, çünkü Mauritus’a yiyecek madde sokma yasağı var, elinizden alabilirler, hatta mümkünse iki valize bölün, belki birini fark etmezler demişti. Bense bütün aldığım vanilyaları kendi valizime koymuştum. Valizler inince benimkinin sapına plastik bir tel bağladıklarını gördüm. Bunun içine bakılacak valizler için bir işaret olduğunu anladım. Teli valizimden çıkarmaya karar verdim ama ellerimde hiç güç yok, üstelik görevlinin biri de gözlerini üzerime dikti ne yaptığıma bakıyor. Ben çakı gibi bir şey bulmak üzere arayışa geçtim, Sermin ise sakince görevlinin gözleri önünde ipi çözüp yere attı. Nedense adam bizi görmezden geldi, gerçekten de ip bağlı bütün valizleri açtılar, ben ise içinde kilolarca yiyecek maddesi bulunan valizimle sakince gümrükten geçtim.
MADAGASKAR’A ÇOK YAKIN AMA BİR DÜNYA UZAK BİR ADA; REUNİON, DENİZ AŞIRI FRANSIZ TOPRAĞI
İkinci adamız Reunion adası idi. Bu ada hem siyasi hem coğrafi özellikleri hem de jeolojik olarak Madagaskar’dan tamamen farklı. Burası bir Fransız sömürgesi, dolayısı ile çok daha modern görünüyor. Bu adada bulunan liman Fransa’nın en büyük 3. limanı imiş. Havaalanı da Avusturalya’ya ara durak olduğu için oldukça büyük ve modern. Şehirler, evler, mezarlıklar tamamen farklı ve modern görünüyor. Deniz içine bir sahil yolu yapıyorlar ama bu yol bizde olduğu gibi deniz doldurularak değil, deniz içine viyadükler koyularak yapılıyor.
LEMURLARIN ARSIZLIĞI VE ARDINDAN MADAGASKAR KIYISINDA YARI TANRI, YARI İNSAN YAPISI KORSAN SIĞINAĞI; PANGALAN KANALI
Sabah olunca yağmur ormanındaki otelin çevresinde timsahları, baykuşları ve çeşit çeşit lemurları muhafaza ettikleri bir bölgeyi ziyaret ettik. Madagaskar’da hiç maymun yok bunun yerine çeşit çeşit, boy boy lemurlar var. Ama böyle sevimli ve arsız hayvanlar olamaz galiba, elinde muz olsun olmasın kafana atlıyorlar, seninle bin bir çeşit oyun oynuyorlar. Elleri sanki deri eldiven giymiş birisinin eli gibi.
GÖĞE BAKAN KOCAKARI EKİM 2016
Ekim ayı Hicri takvime göre Zilhicce ayının 29’uncu, Rumi takvime göre Eylül ayının 18’inci günü ile başlıyor. İki Ekim’de Hicri takvime göre Muharrem ayı başlarken 14 Ekim’e de Rumi takvime göre Ekim ayı başlıyor.
Yani Kameri yıla göre Ekim’in ikisi Yılbaşı oluyor. Ekim’in 11. ise Muharrem ayının onuna denk geldiğine göre aşure günüdür. Aşure Arapça’da 10 anlamına gelen aşara kelimesinden türemiştir. Bu günde dini anlamda bir çok önemli dini olay meydana gelmiştir. Bu olaylardan en bilineni Hz Muhammed’in torunu Hüseyin’in Kerbela’da şehit edilmesidir. Ancak bir çok saygın hadise göre bu gün aynı zamanda Hz. Adem’in tövbe ettiği, İdris’in göğe yükseltildiği, Nuh’un gemisinin kurtulması, Eyyüb’ün hastalıklardan iyileşmesi, Musa’nın Kızıldeniz’i yarması, Yunus’un balığın karnından çıkması, İsa’nın doğumu ve öldükten sonra göğe yükseltilmesinin meydana geldiği gündür.
Bu günün Şii ve Alevi inanışlarında çok özel bir önemi vardır. Anadolu’da yaşayan herkes bu günde oruç tutmasa bile, en az 12 malzemeden meydana gelmiş aşure yapıp komşulara dağıtır.
Ekim’in 15’inde koç burcunda gerçekleşen bir dolunay var. Bu gün gezegenlerin gökyüzünde aldığı şekillerden yılın en sert geçecek dolunayı olacağını söylemek mümkün.
Yeni ay ise ayın otuzunda ve Akrep’te gerçekleşiyor. Bu gün gezegenler oldukça güzel açılar yapıyor ve duygusal anlamda akışkan zamanlar olması bekleniyor. Tam da Cumhuriyet bayramı sonrasında olduğu için bu çok güzel, aslında Cumhuriyet bayramı öncesinde balsamik ay döneminde oldukça sert Mars Uranüs açısı var. Bu balsamik ay döneminde herkesi ülke bütünlüğümüz için dualar etmeye davet ediyorum.
MADAGASKAR; BEYAZ İNSANIN AÇ GÖZÜNÜ DİKTİĞİ, EŞSİZ VE KIRILGAN KIRMIZI TOPRAK
Madagaskar tarihi aslında kısaca dünya sömürgecilik tarihinden ibaret. Batılı insanın dünya üzerindeki çirkin açgözlülüğünden, sömürgecilikten, korsanlıktan o kadar çok çekmişler ki şimdi öyle dünyaya açılmak istemiyorlar, yok turist gelsin, yok ticaret yapalım gibi şeyler umurlarında değil. Beyaz adam uzak dursun yeter ki, ‘’ne Şam’ın şekeri ne arabın yüzü’’ diyerek ülkelerinin o görkemli yalnızlıklarına ve bunun sonucu 100 geride yaşamaya, sefalete rıza gösteriyorlar. Biraz Fransa ve Çin’le irtibatları var, mesela Türkiye’nin büyük elçiliği de sadece bir kaç yıl önce açılmış. Adanın özellikle güney tarafında oldukça acımasız değerli taş mafyaları varmış. Yani adamların dünya ile ilişkileri hep acı çekmek, baştan kaybetmiş olmak üzerine kurulu.
MADAGASKAR, REUNİON, MAURİTUS GEZİSİ; ÜÇ ADA, ÜÇ AYRI ÜLKE YA DA DAHA DOĞRUSU ÜÇ AYRI DÜNYA
Gene ayak tabanlarım gıdıklanıyor, bir an önce kendimi yollara atmam lazım. Aslında zaten aylardan, hatta yıllardan beridir kendimi ruhen bu geziye hazırlıyorum. Madagaskar için hazırlamak, bir çok geziye valiz hazırlamaktan daha oyalayıcı oldu. Normal bir gezide yanıma alacağımdan daha fazlası lazımdı. Mesela dürbün, avcı botları ve yağmurlukları, el feneri, çakı, güneş şapkası, sinek kovucular, su ısıtıcı, sıtma ilaçları filan da almak gerekiyordu.