Yoga, Batı dünyasında 1980’lerden beri popüler bir fiziksel aktivite çeşidi olarak kullanılmaktadır. Yoganın aslı binlerce yıllık Doğu (antik Hindistan) kaynaklı felsefeye dayanmaktadır. Ve bedeni bir enstrüman gibi kullanarak zihni disipline etmek ve nihai olarak da ruhsal dinginliğe ulaşmayı amaçlamaktadır. Yani klasik egzersiz şekillerinden farklı olarak, amaç kasların gelişmesi, bedenin forma girmesi ya da kilo kaybı değildir.
Ben de, kişisel yaşamımda oldukça sıkıntılı olduğum bir tarihte (2012, Haziran) kendimi depresyona teslim etmeyi reddederek hayatıma yoga pratiğini sokmaya karar verdim. Trabzon’da hatta çevre illerde yoga yapabileceğim tek stüdyo da ‘’Karaveli Yoga ve Plates’’ stüdyosuna baş vurdum.
Stüdyo o zaman ara bir sokakta, bir camiye bitişik bir apartmanın ilk katındaki bir dairede idi. O dairenin içinde yoga yaparken ezan saatlerine denk gelmemesi için gayret göstermek gerekiyordu, zira ezan neredeyse odanın içinde okunuyordu. Ancak çok güzel ve çok sıcak döşenmiş bir stüdyo idi. Hele arkadaki oda, içindeki turuncu üzerinde yatılabilen oturma yerleri, loş ışıklandırması, eski kahverengi etajeri ve gizli bir iç avludaki bahçeye açılan balkonu ile oturdun mu kalkmak istemediğin bir mekandı.
Yoga hocası Gökhan Karaveli, eskiden profesyonel futbol oynamış daha sonra ise yoga eğitmeni olmuş bir Faroz (Trabzonsporun ilk yıllarındaki hemen bütün futbolcuların yaşadığı mahalle, bu mahallenin kadınları da Türkiye’nin ilk kadın futbol seyircileridir) delikanlısı idi. Eşi Burcu da stüdyonun Plates hocası idi.
Ben ise oldukça iyi bir yüzücü olmama ve otuzlu yaşlarımda Kaçkar Dağlarında ciddi derecede trekking yapmış olmama rağmen yıllardır oldukça hareketsiz bir hayat sürüyordum. Gökhan’dan sabah saat yedide derse gelip bana özel ders vermesini istedim. O da, ben normal yoga sınıflarına katılabilecek hale gelene kadar benimle aylarca özel olarak ilgilendi. Şimdi 4,5 yıldan beri yoga yapıyorum.
Bu süre boyunca insanların yoga ile ilgili çok garip düşünceleri olduğunu anladım. Her şeyden önce yoganın felsefi temelleri onun bir tarikat gibi anlaşılmasına sebep oluyor. Nedense herkes lotus pozisyonunda oturup, uyuşturucularla kafa bulmuş gibi ‘’OM’’ çekildiğini düşünüyor.
Mesela bu gün yoga sınıfında çok yoruldum, çok terledim filan deyince, bana ‘’sen yaptığının yoga olduğundan emin misin, gözler kapalı oturup om om demiyor musunuz’’ diye soran çok kişi oldu. Hatta kendisi oldukça ciddi bir tenisçi olan Hocam Prof Dr Ali Baki de benzer şeyler söylediği için onu bir derse davet etmiştim ve yoga ile ilgili bütün düşünceleri tersine dönmüştü.
Yogada nefes çok önemlidir. Günlük hayatımızda nefesi nasıl katı ve kısıtlı aldığımızın, hatta alıp almadığımızın bile farkında değiliz. Yoga çeşitli nefes egzersizleri ile hem nefes farkındalığını artırır, hem solunum kaslarının kapasitesini ve solunum hacmini artırıp, solunum sayısını azaltır, böylece stresi azaltır. Bütün hareketler nefes alış verişleri ile eş zamanlı yapılır. Bu nefes hareket eş zamanlılığı beden farkındalığını artırır.
Yogada beden çok önemlidir. Genellikle bedenimizde neler olup bittiğini fark edecek kadar onunla ilgilenmeyiz. Çoğu zaman dışarıdan nasıl göründüğümüz, neler giydiğimiz, makyajımızın nasıl olduğu önemlidir, ama hepsi bu kadar. Yani kendimize gösterdiğimiz özen son derece dışsal (harici) bir ilgidir, oysa bedenimiz batını (içsel) ilgi bekler. Çoğumuz iş yerinde tuvalet ihtiyacımızın, açlığımızın bile farkında olamayacak kadar kendimizden habersiz yaşıyoruz. Yogada yapılan hareketlerden maksat bedeni garip hallere sokmak değil, kendi bedeninin farkında olmak, bedenine saygı duymak, sınırları keşfetmek ve zaman içerisinde bu sınırlara milim milim genişleme daveti sunmaktır. Zaman içerisinde bedenin yeni sınırları içerisinde eforsuzca dolaşmasını izlemektir. Günlük hayatta pek de yaşamadığımız bir deneyim olan gevşemeye de izin vermektir.
Yogada zihin çok önemlidir. Zihin gevezedir, hiç susmaz. Bütün o bilgi bombardımanı içerisinde gerçek bilgiye odaklanmak çok zordur. Benim için insan zihni şeytanın çalışma odasıdır. Yoga yaparken, yani nefes çalışırken, bedeni çalıştırırken, dengede kalmaya gayret sarf ederken, gevşerken, zihin daima anda kalmaya davet edilir. Dikkat nefesi alırken göğüs kafesim ne kadar genişledi, tabanlarım yere ne kadar köklendi, sırtım düz mü, çenem yere paralel mi, hangi kas gurubum çalışıyor, hangi kas gurubum gevşek, bedenimin neresi geriliyor, nerelerim sıkışıyor, yer hareketlerinde yere değme duygum bedenimin nerelerinde diye düşünmek yani zihni bilinçli bir şekilde bedenin içinde bulunduğu ana getirmek önemlidir.
Zaman içerisinde bütün asanalar (duruşlar) daha derinlemesine yapılmaya başlar, beden farkındalığı ve zihin odaklanma süresi artar. Beden daha önceleri bilinçsiz bir şekilde yüklenerek içine hapsettiği, daha doğrusu içinde hapsolduğu yanlış duruştan kurtulmaya başlar. Beden ve an farkındalığı sizi, giderek daha dingin, kendinize ve çevrenize karşı daha zararsız bir kişi haline getirir. Bu durum da sanıldığı gibi insanı pasifleştirmez, aksine odaklanma ve gevşemeyi bilen zihin ve beden, insanın mücadele güzünü artırır. Ya da yapılan mücadeleleri duygusal bir savaş olmaktan çıkaracak iç gücünü sağlar. Çünkü yoga yıllar süren bir sabır sınavıdır. İstemediğiniz, kendinize uygun olmayan şartlara sabrederek kurban olmayı sabır diye tanımlamıyorum. Seçtiğiniz yolda sebat etmeyi gerektiren ve yapamadıklarınız için kendinizi yargılamadığınız bir yolculuktan söz ediyorum.
Yani şimdi ne demek istedim? Üzerinde düşünmek lazım tabii.
Yoganın benim üzerimde ne gibi etkileri oldu?
Nefesim çok daha geniş; eskiden kesik kesik ve yüzeysel nefes aldığımın, özellikle de nefesi tam boşaltamadığımın farkına vardım. Şimdi çok daha yavaş ve derin nefesler alıyorum, çevremdeki kokuların çok daha net bir şekilde farkındayım.
Bedenim çok daha esnek, çok daha dengeli; eskiden çok düşerdim, artık çok daha seyrek düşüyorum, düşünce de daha az yaralanıyorum. Hala denge hareketlerinde, geri eğilmeli hareketlerde ve ters duruşlarda oldukça başarısızım; sınıftaki herkesin kolayca yapabildiği hareketleri yapamamak egomu törpülemek açısından çok değerli bir deneyim. Bedenimin sınırlarına saygılıyım, sadece o sınırları genişletme çabasındayım. Sabırla ilerliyorum.
Beden duruşum oldukça düzeldi. Zavallı bedenim yarım asır boyunca sorumluluk taşımaktan öne doğru eğilmiş, kamburum çıkmıştı, sırt ağrılarından kurtulamazdım. Şimdi o kambur neredeyse kayboldu, sırtım da eskisi gibi ağrımıyor. Daha bu hafta daha kaskatı kesilmiş omurgamda bir omuru daha geriye doğru bükebilmeye başladığımı hissettim. Sağ ayak başparmağımda başlamış olan ve yıllar içerisinde artan hallux valgus deformitesi ilerlemesini dururdu.
Zihnim çok daha dingin; eskiden aklımdan bin bir düşünce geçer, beni daha sabahın ilk saatlerinde yorgun düşürürdü. Günler, haftalar süren baş ağrıları çekerdim. Şimdi zihnimden çok daha az gereksiz düşünce geçiyor. Arada bir başım ağırsa da bir günde geçiyor.
Yogaya gittiğim günler kendim için iyi bir şey yaptığımı hissediyorum. bir çok iyi insanla tanıştım, hatta bunlardan biri de bloğumu hazırladı.
Daha ne olsun.