Pek kimse bilmez ama Rize’de çok güzel narenciye olur. Özellikle de gösterişsiz ancak muhteşem mandalinasının lezzeti başka bir mandalina ile karşılaştırılamaz bile.
Bizim Pazar’daki evin bahçesinde de mandalina, limon, ağaç kavunu gibi birkaç narenciye ağacı var. Limon deyince öyle bildiğiniz limonlardan değil, neredeyse taş devrinden kalma gibi görünen her biri bir kilo civarında, kalın kabuklu bir cins. Bu cins limonu normal limon gibi kullanmak pek mümkün değildir. İtalya’da bu limonlardan limonçello yapılır, bizim evde ise kabuklarından reçel yapılır.
Evde yapılan bu reçelin tarifi şöyle;
Limonlar yıkandıktan sonra dış kabukları ince bir rende ile rendelenir. En dış tabakası incecik rendelenmiş kabuklar 2X2 cm boyutlarında küp küp kesilir. Bundan sonra kabukların acısı çıkana kadar birkaç kez haşlanır. En son acısı azalmış ancak hala fark edilen haşlama suyundan 1 bardak ayrılır.Limon kabukları iyice yumuşadıktan sonra bütün kabuk parçalarının üzeri sıvanacak kadar şeker eklenir. Bundan sonra da içine bir önceki haşlama suyu katılarak suyu iyice çekinceye kadar pişirilir.
Bu limonun reçeli, şeffaf ve açık sarı renkli, oldukça güzel kokulu, yedikten sonra boğazda hafif bir acılık bırakan çok leziz bir reçel olur. Eskiden bu reçel şeker gibi misafire de ikram edilirmiş, misafirler küçük bir çatalla aldıkları reçeli yiyip, çatalı da bir bardağa bırakırlarmış.
Geçen hafta Pazar’a gittiğim zaman birkaç limon olmuştu, 4 adet limon alıp eve getirdim ve hayatımda ilk defa reçel pişirdim.
Klasik tariften biraz daha farklı yapmak istedim. Bİr kısmını klasik tarifle yaparken bir kısmına da chai kattım.
Bu reçel kavanozlarını arkadaşlarıma dağıttım. Ev halkına da tattırdım. Herkes çok beğendi.
Eğer chai poşeti kullanmak istemiyorsanız, istediğiniz miktarda kabuk tarçın, karanfil, zencefil ve kakule koyarak baharat karışımınızı hazırlayabilirsiniz, ama bu zahmete değmez, poşetler çok güzel sonuç veriyor.
Hayatımın bu ilk reçel yapma deneyimi başarılı olunca bu hafta ablalarım bana 6 adet limon getirdiler. Ben de bu sefer limonların bütün parçalarını kullanmaya ant içtim, azimle günlerce uğraşıp limonlu ürünlerimi hazırladım.
İlk gün saatlerce uğraşarak ham maddeleri hazırladım.
İlk gün yaptığım işler; limonları iyice yıkadım.
Dış kabuklarını ince rende ile rendeledim. Rende sırasında muhteşem kokular çıktığı için bu sefer bu ince kabukları da ziyan etmek istemedim. Rendeden çıkan ince kabukları yeşil suları çıkana kadar iyice yıkadım, sularını süzdürdüm, daha sonra da bu kabuklara yarısı kadar şeker ekledim. Bu şekerli kabukları sıkı sıkıya bir kavanoza bastırdım ve üzerine hava almaması için streç flim koyarak kavanozu kapattım. Bu şekilde iki yıla kadar buz dolabında saklanabiliyor.
İsterseniz bu ürünü herhangi bir narenciye kabuğundan da yapabilirsiniz. Hatta portakal ve limon kabuğu rendelerini karıştırarak da yapabilirsiniz.
Bu kavanozun içindeki kabukları bundan sonra herhangi bir şerbet, kek ya da tatlı yaparken koku verici olarak kullanacağım.
Dış tarafı rendelenmiş kabukları 2X2 cmlik küpler şeklinde doğrayıp suya koydum. Bütün kabukların suyun içinde kalması için üzerini kapakla kapadım, kapağın üzerine de bir ağırlık koydum.
Bundan sonra günün en zor işini yaptım. Limonların iç kısmını bütün zarlarından ve kabuklarından temizledim. Tamamen temizlediğim iç limonlara eşit miktarda şeker ekledim ve bütün gece dinlenmeye bıraktım.
İkinci gün yaptığım işler;
Şekerde beklettiğim iç limonlar iyice sulanmıştı. Bu karışıma beşte bir oranda su ve dün hazırladığım dış kabuklardan iki kaşık ekledim. Bundan sonra bütün karışımı iki ayrı tencereye böldüm. Bir tencereye bir bardak kuru üzüm ekledim, diğer tencereye herhangi bir şey eklemeden reçel kıvamına gelene kadar pişirdim. Pişirme sırasında üstlerinde olan köpükleri de zaman zaman temizledim. Bu gün elde ettiğim son ürünler bir üzümlü, diğeri sade iki farklı limon içi reçeli oldu.
Sade olan reçel görünüş olarak çiçek balına benzedi ve tadında çok hoş bir acılık da var. Üzümlü olan reçel daha tatlı oldu. İki reçel de çok güzel.
Bundan sonra bu reçeli yaparken içine bir parça da taze zencefil atacağım. Üzümlü olan reçele iç badem de çok yakışır kanaatindeyim.
Kalın kabukları ise iyice şeffaflaşana kadar haşladım. Daha sonra acı sularının çıkması için iyice sıktım ve tekrar suya koydum.
İkinci gün öğleden sonra yaptığım işler;
Normal suya koyduğum kabukları iyice süzerek elimle sıktım. Sonra bu kabukları bir kez daha haşladım. Haşlanan kabukları süzerek çıkardım. Haşlama suyunu da sakladım.
İkinci kez haşladığım kabukların tekrar suyunu sıktım ve bütün parçaların dış kısımları iyice bulanacak şekilde şeker ekledim. Şekere buladığım kabukları ikiye bölerek iki ayrı tencereye aldım, tencerelere birer bardak normal su birer bardak ta haşlama suyu kattım. Tencerelerden birine üç adet chai poşeti attım. Her iki tencereyi de reçellerin suyu iyice çekilene kadar pişirdim.
Bu iki reçel geçen hafta yaptığım biri sade diğeri baharatlı iki türlü limon kabuğu reçeli oldu.
Böylece 6 adet dev limondan 5 farklı ürün elde ettim.
- Doğal tatlı aroması
- Sade limon içi reçeli
- Üzümlü limon içi reçeli
- Sade limon kabuğu reçeli
- Baharatlı limon kabuğu reçeli
Bundan sonra bu ürünlerden hangisini tekrar yaparım?
Hepsinden yine azar azar yapmak isterim.
Güzel küçük kavanozlara koyup arkadaşlarıma hediye ederim diye düşünüyorum. Çünkü hepsi çok güzel oldu.
Üzümlü limon reçeli oldukça kayda değer. Muhtemelen kuru kayısı reçeline de limon katmak iyi sonuç verir.
Bu sene ağaç kavunu da alıp bu şekilde çeşitlendirerek reçel yapacağım.
Hatta ağaç kavunu ve limonu karıştırıp karma reçel de yapacağım.
Sen gerçekten “dominant”sın. Okuyunca daha doğrusu kalbim sıkışarak okurken bu kanıya vardım.