Geçen yıl bizim sokaktaki köpek yavrulamıştı. Bu 5 yavrulu aileye bütün mahalle el birlik bakmıştık. Onlar da aylarca bizim gönlümüzü şenlendirmişlerdi.
Bütün yavrular o kadar akıllı idiler ki beni şaşırtıyorlardı.
Mesela bakkaldan eve ellerimde bir sürü torba ile gelirken hiç rahatsız etmezlerdi. Ama ne zaman elimde torba ile çöp konteynerına gitmeye kalksam yolumu keser, yiyecek isterlerdi.
Mesela çok soğuk bir gece üzerlerine battaniye örttüğüm için ertesi gün beni görünce sevinçlerinden kudurmuşlar, karlar üzerinde kendilerince bir horon tutturmuşlar, sonra da sevinçle yanıma koşup ellerimi yalamışlardı.
Mesela kavgacı, onları döven babalarından kurtulmak için benden yardım istemişlerdi. O gün ayağımın üzerine henüz çıkabilecek kadar küçüktüler, ama babalarının benden korkacağını anlayacak kadar zeki idiler.
Henüz iki aylık olmadan bu yavrulardan iki tanesi kayboldu. Dört aylık olduklarında ise bir gün bütün aileyi belediye topladı. Günlerce geri gelmelerini beklemiştim.
Üzerinden tam bir yıl geçti. Üç gün önce, o ilk kaybolan kardeşlerden biri olduğundan emin olduğum siyah bir köpek, onları baktığımız ilk bodrum yerine geldi. İçeri girip her yeri kokladıktan sonra da gitti. Hatta beni bile tanıdı. Yanıma gelip ayakkabılarımı kokladı, başını bacaklarıma sürdü.
Üç gündür yolunu gözlüyorum ama ailesinin burada olmadığını anladı, geri gelmeyecek biliyorum. Hayvan daha 2 aylıkken ayrıldığı evini bir yıl üzerine buldu.
Bu sokak köpekleri günün birinde belediye tarafından toplandı. Kim bilir kim onları gece havladıkları için şikayet etmişti.
İnsanız ya, dünya sadece bizimdir sanıyoruz.
Akıl deyince, duygu deyince, biz insanız ya sadece bizde var sanıyoruz. Nasıl da hatalı bir düşünce.
Hangimiz bebekken nerede yaşadığını hatırlayabiliyor? Hangimiz kendine iyilik yapmış birine böyle teşekkür edebiliyor? Kaçımızda böyle vefa duygusu var?
Ne zaman kötü bir şey yapan birini duysak ‘’İnsan olan bunu yapmaz’’ diyoruz. Ne kadar romantik bir söz. Çünkü insan olan iyidir varsayımına dayanıyor. Oysa çok yanlış.
Son birkaç günde bile kaç tane kadınlara, çocuklara karşı işlenmiş, seks ve şiddet suçu, cinayet, hırsızlık ve daha bir çok kötülük duyduk.
İçinde en küçük bir iyilik, beyninde en küçük bir akıl zerresi olan kim bunları yapar? Bu olayların hepsinin faili de insan. Ama duyunca insan olan bunu yapmaz diyoruz, demek ki insan olmakla ilgili gerçeği yansıtmayan bir bakış açısına sahibiz.
Dün bir doktor kalp krizi geçirip öldü, hastalar sıra almıştık, muayene olamadık diye çok bozulmuşlar. Şaşırdım mı? Hayır, hem de hiç.
‘’İnsan’’ konusunda bütün romantizmimi kaybettim.
Sanki dünya gezegeninde belli miktarda iyilik ve akıl var, insan nüfusu arttıkça kişi başına düşen miktar azalıyor, hatta bazılarına hiç kalmıyor. Bütün kötülükler insandan çıkıyor.
Gene de ümidimi kaybetmedim. Gerçekçi olmak lazım.
Köpekçiklerimize her gece kalkıp süt veren kadını, onları elleri ile besleyen dedeyi, gece vakti soğuktan titreyerek, sırf onları sevmeye gelen gençleri unutmamalı. Çok şükür ki, iyilikler de insandan çıkıyor.