Atalarımız barış istiyorsan savaşa hazır ol demişler.
Ancak ben hayatım boyunca hangi alanda savaş verdiysem, sonunda kazansam da kaybeden oldum. O tırnaklarımla asılıp, cenk edip de, elde ettiğim her neyse, bırak faydasını görmek, aksine bana mutlaka zararı dokundu. Kendimi hayatın doğal akışına bırakarak kazandıklarım benim için çok daha uygun sonuçlar verdi.
Yıllarca evrenin gönderdiği mesajları okumayı bilmediğim, ya da göz ardı ettiğim için, elde etmeme gerek olmayan bir sürü şey için boşu boşuna bir sürü enerji harcadım. Bir şey, bir türlü olmuyorsa, zaten olmaması gerek diye kodlanmak lazım.
Bir şeyi elde etmek için verdiğin savaş, o şey her neyse, her kimse, her neresiyse, o şeye, insana, mekana gereksiz bir duygusal yatırım yapmana sebep oluyor. Artık olanı olduğu gibi göremiyorsun, o dişlerini sıkıp savaştığın kadar büyük duygusal beklentini, hatta daha fazlasını karşılamasını bekliyorsun. Ama o şey, o insan, o mekan senin duygusal beklentini hiçbir şekilde karşılayamıyor. Çünkü olaya, makama, kişiye, işe, her neyse isteğin ona, rasyonel olmayan bir beklenti yükledin.
Artık mümkünse herhangi bir şey için dişimle tırnağımla mücadele vermiyorum. Bu kadar enerjimi daha yaratıcı bir yöne kanalize etmeyi uygun buluyorum. Böylece kendime, önümde açılacak yeni kapıları görebilme olanağı tanımış oluyorum.