Geçen gün Çanakkale Ziraat Odasına başvuru yaptım ve bir çiftçi olarak odaya kaydoldum. Aslında kendimize yetecek kadar bir bostan, şifalı ot bahçesi ve meyvelik yapmaktan başka bir gayemiz yok. Ticari bir amaç olmadığı için muhtemelen odaya kayıt olmama gerek yoktu. Ancak zeytinliğe bir kuyu açmak istediğimiz için böyle bir kayıt gerekli oldu.
Kuyu deyip de geçmemek lazım, acemi olduğum konular bunlar, öyle hadi bir kuyu açalım demekle olmuyor. Önce bahçede dip suyu var mı diye bir araştırma yaptırıyorsunuz. Böyle bir araştırma için bir takım ölçümler yapıldı ve bizim zeytinlikte, oraya yetecek düzeyde, yeraltı suyu olduğu tespit edildi.
Bize verilen rapor çok ilginç, sadece hangi noktada, kaç metre derinlikte su bulunduğunu, kuyu için ne evraklar gerektiğini ve kuyunun teknik özelliklerini açıklamakla kalmıyor, aynı zamanda arazinin tam koordinatlarını, bütün coğrafi özelliklerini, jeolojik katmanlarını, çevredeki bilinen fay hatlarını filan bildiriyor. Böyle bir yazıyı okuyup da etkilenmemek mümkün değil. Neyse ki araziyi almadan önce yaptığım yüzeysel inceleme doğru imiş, gerçekten yakın çevremizde büyük ve aktif faylar yokmuş.
(Gene de Nermin evi tam anlamı ile depreme dayanıklı inşa ettirmişti. Geçen ay Midilli, İzmir arasında olan depremde bunun çok faydasını gördük, çok az sarsıldık.)
Kuyu meselesine geri dönecek olursam, belli bir düzeydeki su çevremizi saran ormanın hakkı olduğu için biraz daha derinden çıkarmamız gerekecek. Kuyuyu açmak için, bir de ruhsat almak gerekiyor, ruhsatı alabilmek için de çiftçi olarak ziraat odasına kayıt yaptırmam gerekiyordu. Şimdi cep telefonuma Çanakkale ziraat odasından şu köyde yerli domates güvesi ile mücadele yöntemlerinin konuşulacağı toplantı için bilgilendirme mesajları filan gelmeye başladı. Paralel bir evrende yaşıyor gibiyim.
Beş yıl önce evi yapacağımız arazinin yanı sıra, köyün biraz ilerisinde, içinde yıllardan beridir ıslah etmeye çalıştığımız birkaç zeytin ağacı bulunan bir arazi daha satın almıştım. Bu araziyi aldığım zaman içerisinde on adet zeytin ağacı vardı ve on yıldan beri hiç bakım yapılmamıştı. Biz de büyük bir hevesle hemen o yıl zeytin alabileceğimizi düşündük, ama hayır işler hiç de öyle yürümüyor. Önce aşıları tutmamış ağaçları aşılattık, bir kısmı hala tutmadı. Daha sonra ağaçların altlarını çapalattık, ilaçlamalar yaptırdık. Bu sefer oldukça fazla meyve verdiler, ama sonra bu meyvelerin hepsi döküldü.
Daha sonra zeytinlerin altı ne kadar çapalanmalı, ne zamanlarda ilaçlama yapılmalı gibi bazı doğru olduğunu umduğum bilgiler daha öğrendik. Son olarak ise keçilerin o bölgeye girmemesi gerektiğini, yaprakları keçiler yiyince zeytinlerin küsüp meyve vermeyi azalttıklarını duyduk. Böylece o bahçeyi de bir şekilde sınırlamak, etrafını hayvanların giremeyeceği şekle getirmek gerektiğini anladık. Bahçeyi sınırlayınca birkaç başka ağaç da dikmek lazım diye düşündük, hal böyle olunca da o bahçeye de bir sulama sistemi koyma ihtiyacı ortaya çıktı.
Uzun lafın kısası şimdi ruhsat alınca o bahçeye bir kuyu açacağız, böylece damla sulama ile birkaç ağaç yetiştireceğiz.
Bu arada merak edenler için söyleyeyim, bu yıl, bahçeyi çevirmek hariç diğer ihtiyaçlarını giderdiğimiz için ağaçlarda birkaç zeytin var. Eğer dökülmezlerse bu yıl kendi zeytin yağlarım diye hava atabileceğim, muhtemelen yemeye kıyamayacağım yağlarım olacak.
Evin çevresindeki bahçeyi de henüz istediğimiz gibi ıslah edemedik. Bu bahçeyi, evin çatısına, çevresindeki kaldırımlara, beton araba yoluna yağan, balkonları yıkadığımız suları hasat ederek sulamayı planladık. Bu arada anlayabileceğiniz gibi bizim balkonları yıkarken deterjan kullanmak yok.
İşte bana sürekli sorulan ve bir türlü tam olarak ne demek istediğimi anlatamadığım çevre düzenlemesi bu sulama sistemini de içeriyor. Şimdilik inşaat devam ediyor, ama bitince araziye yağan suyun önemli bir kısmı, çeşitli kanallar vasıtası ile depoda toplanacak. Bahçenin en alçak noktasındaki bir depoda toplanmış olan bu su, motorla en üst noktadaki depoya aktarılacak ve bundan sonra damla sulama hortumları ile bahçe sulanacak.
Şimdilik sistemin sadece bir parçası tamamlandı. Aslında hepsi bitince yazacaktım ama arkadaşlar bir türlü bitmeyen çevre düzenlemesini sorunca tatminkar bir cevap vermediğimi fark ettim. Biraz görsel koyarak anlatabileceğimi düşündüm.
Bu yıl henüz sulama sistemini tamamlayamadığımız için sadece Nermin’in ufak bostanını yapabildik.
Bu bostandan ve sulama kanallarından birkaç görsel paylaşıyorum. Bütün bu işler sanırım Eylül ayına kadar bitecek ve biz de bundan sonra ağaç fidanlarımızı dikmeye başlayabileceğiz
.
Evet.Hiç değişmiş olan üretken yerinde duramayan bizim AYŞE.
Diğer bir ifade şekli kullanirsak; Sandalye atıp ölümün gelmesinin beklenmeyeceginin semantik anlatımı. ))))
Not:Ben bu kelimeleridüzenlenen hep gözümün önünde o hep ileri bakan saçlarını önden toplayıp arkaya kuyruk yapan siyah giysi icindr olan AYŞE’yi zihnimizde derinliklerinden bilinçaltı izlerinden cikartabiliyorum. 1973-74 ten beri okul sonrası hiç karşılaşma imkanım olmadı.
Evet hiç değişmiş AYŞE Çalışkan hedef tespiti yapan ve ona kilitlenen engelleri duyup sessizce duymamazdan gelip sürekli hedefine yönelen bizim AYŞE.
Seni sınıf arkadaşın olarak tebrik ediyorum, yeni meskale alanın olan tarım alanında organik başarılarını bekliyoruz. Hatta beklemekte kalmayıp zaman,fırsat, izin olursa istifade edip lezzet duysal test sonuçlarını zi da sunmak isteriz .
Kendine iyi bak.Huzur dolu anlar dilerim.Bu ara motivasyon arkadaşın tanımadığım Nermin hanima da selamlarımı sunarım.
merhaba,
benimki sadece toprağa yakın yaşama isteği, galiba yaş aldıkça herkes böyle düşünüyor
Sizi gıptayla izliyorum. Benim de hayallerimi (eminim pek çok kişinin de) gerçekleştiriyorsunuz. Ben 30 sene İstanbul’da yaşayıp sonradan memleketine dönen biri olarak, sizin yapmakta olduğunuz pek çok şeyi yapmayı hayal ettiysem de, ancak çok az kısmını hayata geçirebildim. O yüzden çok büyük bir ilgi ile takip ediyorum. Motivasyonunuz hiç eksilmesin. Hep keyif alarak, hayallerinizi gerçekleştirin inşallah. Size kolaylıklar, sağlıklı, keyifli günler diliyorum…
Ayşenur, ben Hayri Bozkurt Toksoy (hatırlamana katkı : 1981 H.Ü. toplum hekimliği, Ahmet Demirkazık). Ben de emekli oldum, Çanakkale, Gelibolu, Yeniköy, Bahçeler mezrasında 4 dönüm bir yer aldim (bahçemde 2 kuyum var), hemen hemen ayni işi yapiyoruz, görüşelim
Merhaba, Hayri
Haber aldığıma çok sevindim. Benim tlf numaram 5303600731
ara ve görüşelim.
Çanakkalede 81 Hacettepe mezunu 5-6 kişiyiz. Bir watsup gurubumuz var ve arada görüşüyoruz. Seni de o guruba katar ve buluşmalarımızdan haberdar ederiz
sevgiler