Bu mektubu sana, meslek hayatının en verimli yıllarını senin için çalışarak geçirmiş bir hekim olarak, derin üzüntüler içerisinde yazıyorum. Duydum ki borç batağındaymışsın ve başın ciddi beladaymış. Trabzon Tabip Odası başkanı, Dr Ebru Sivri çok dokunaklı bir yazı ile Farabi Hastanesine sahip çıkmış.
Ebru Sivri’nin mesleki ablası sayılırım ve ona duyarlılığı için teşekkür ediyorum. Ondan izin almadan bu yazısını aynen buraya ekledim.
Yanındayız KTÜ Farabi
Sabit bir
geliriniz var ve ev geçindirmeye çalışıyorsunuz. Geliriniz hep aynı ama
giderleriniz artıyor. Yıllar içinde elektriğe, suya, mutfakta kullandığınız
temel tüketim malzemelerine zam geliyor. Çocuklarınız okula gidiyor masrafları
artıyor, vergiler artıyor ama sizin geliriniz yine aynı. Evinize misafir
geliyor onların masraflarını da karşılıyorsunuz , hatta onlarıda evin kadrosuna
almanız isteniyor giderlerini siz karşılıyorsunuz, harçlıklarını siz
veriyorsunuz . İçinde oturduğunuz ev zamana yenik düşüyor, tadilat yaptırmanız
gerekiyor çatı akıtıyor, musluklar bozuluyor giderler artıyor ama sizin gelir
yine aynı. Hadi evinize temizliğe yardımcı gelmiyor diyelim ama ortak
kullandığınız alanın temizliğini, güvenliğini sağlayan personel var onun
maaşına zam geliyor , bu gider kalemi de yine sizin aile bütçenize yansıyor.
Geliriniz sabit ama yıllar içinde giderleriniz ne kadar da artıyor. Gelir
gideri karşılamayınca borçlanıyorsunuz, borçtan çıkmak işin siz uğraşa durun
giderler hala artıyor. Atalarımızın dediği gibi “Kaşıkla geliyor, kepçeyle
gidiyor”. Şimdi sorarım size bu durumda evini geçindiremiyor diye kime
kızarsınız. Yıllarca ailenin bu durumunu izleyip müdahale etmeyen, giderlerinin
arttığını görüp hatta yeni gider kapıları açıp, gelirini arttırmayanın suçu yok
mu.
Ülkemizdeki tüm üniversite hastanelerinin durumu yukarıda izah etmeye
çalıştığım gibidir İlimizde de ne yazık ki durum aynıdır. Ama tüm bu gerçeklere
rağmen nedense çuvaldızı kendine batırmayanlar suçlayacak kişileri bulmuş,
hedef tahtasına oturtmuş KTÜ Farabi Hastanesi yönetimini haksız yere
karalamaktadırlar.
Bölgemizdeki A grubu ameliyat dediğimiz büyük ameliyatların % 96 sı
Farabi’de yapılıyor. -2018 yılı verisi 3213-
Doğu Karadeniz’de helikopter ambulans ile hasta kabulu yapan tek hastanemiz
Farabi.
İlimizde terör çatışmalarında yaralılara hizmet veren hastane yine Farabi
Bölgemizde Cumhurbaşkanı için referans olan tek hastane Farabi
Türkiye’nin en büyük acil servis binasına sahip hastane Farabi
Hasta yükü en fazla olan hastane , hem il içinde diğer hastanelerden gelen ,
hem de çevre illerden gelen hastaların kabulu yapıyor. -2018 verileri 802.076
poliklinik, 89.112 ameliyat, 137.795 acil hasta-
Sevk zincirinin son halkası, teşhiste veya tedavide hastayı yönlendirdiğimiz
veya komplikasyon dediğimiz bir ilacın ya da hastalığın doğuracağı istenmeyen
yan etkiler dediğimiz komplilasyon durumlarımda hastayı sevk ettiğimiz
bölgemizdeki tek hastane Farabi
Doğu Karadeniz’de organ transplantasyon merkezi olan tek hastane Farabi (
toplamda 100 böbrek, 30 karaciğer nakli yapılmıştır)
Bölgemizde yanık ünitesine sahip tek hastane yine Farabi
Yoğunbakım üniteleri, yan dal branşları, kemoterapi üniteleri ile de hizmet
veriyor.
43 Anabilim dalı ve bu anabilim dallarına bağlı olarak kurulmuş 25 bilim dalı ile
eğitim, araştırma ve hizmet sunumuna devam ediyor.
Yaklaşık 1400 doktor, 500 tane araştırma görevlisi sayısı ile sıralamada
Türkiye’ de ilk 15 üniversitenin içinde.
Bir gece nöbetinde toplam hastane bünyesinde yaklaşık 45 doktor görev alıyor,
hiç de azımsanacak bir sayı değil.
URAP verilerine göre Türkiye’nin 2018-2019 yılı en iyi tıp fakülteleri
sıralamasında 14. Sıradadır
Şehrimizin tek üniversite hastanesidir.
Dolar inanılmaz bir şekilde artmış , tıbbi sarf malzemelerini döviz üzerinden
alıyorsun, gelirin belli giderin artmış, durum böyleyken içine düştüğü mali
açmazda yönetimini suçlamak haksızlıktır, üniversite hastanelerini bu duruma
getiren sistemin hiç mi suçu yok. Büyük resme bakalım, oturup durumu düzeltmek
için neler yapılabilir diye konuşalım, çözüm önerilerini tartışalım, asıl
bunları yüksek sesle konuşalım ki sesimizi duyuralım. KTÜ Farabi Hastanesi de
ilimiz için marka değeri olan köklü bir eğitim ve bilim yuvasıdır, güçlü bir
hastanedir ve bu mücadelede yanındayız KTÜ Farabi.
Ebru Sivri
Trabzon Tabip Odası Başkanı
Formun Üstü
Bir Kasım
günü (1989), KTÜ Tıp Fakültesi, Farabi Hastanesinde çalışmaya başladığımda, henüz 31 yaşına
girmiş, mecburi hizmetini yeni bitirmiş genç ve hevesli bir Çocuk Sağlığı ve
Hastalıkları uzmanıydım. İşe başladığımda Trabzon’da evim olduğu için
üniversitenin lojmanlarında kalmıyordum. Dolayısıyla hastanemiz hakkında neler
söylendiğini çok daha kolay duyuyordum. O yıllarda Farabi Hastanesine gelmek
isteyen hastalar, oraya gidip de asistanların elinde kalmak, deney tahtası mı
olmak istiyorsun diye uyarılırdı. Açık konuşmak
gerekirse bu uyarıyı genellikle Trabzon’da, diğer hastanelerde çalışan hekimler
yapardı. Aradan geçen çeyrek asırda Farabi Hastanesinin bölge hekimleri
arasında ne kadar itibar kazandığının bir göstergesi Dr Ebru Sivri’nin
sözlerinde saklı duruyor.
Ebrunun söylemeyi unuttuğu bir gerçeği de ben dile getireyim. Farabi Hastanesi, bölge hekimlerimizin kendileri ya da en yakınları ciddi sağlık problemlerini çözmek için güvendiği hastanedir. Bu bana göre, bir bölge hastanesinin en önemli güvenilirlik göstergesidir.
Sevgili, uğruna saçımı süpürge ettiğim, gençlik yıllarımı tükettiğim hastanem, şimdi biraz benim kendi yaşantımda yer eden gelişiminden söz etmek zamanıdır.
Ben sende çalışmaya başladığım ilk yıllarda, sanırım 50/60 öğretim üyesi ya var, ya da yoktu. Sen şimdiki yerinde tek bir bloktan ibaret bir hastaneydin.
Benden önce çalışmaya başlamış olan büyüklerimden, Göğüs Hastanesindeki halini bol bol dinledim. Sadece hastanenin o zamanki halini değil, etrafında otlayan inekleri, damlarından akan kova kova suları da dinledim, ancak o halini ben görmediğim için yazmaya kendimi yetkin görmüyorum.
Ben işe başladığımda dedim ya tek bloktan ibarettin. Planınla ödül kazanmış olduğun söyleniyordu, ama bu ödülün gerçekliğinden, ya da ödülü veren jürinin gerçekçiliğinden her zaman şüphe ettim. Çünkü 11 katlı olmana rağmen asansörün 3 gözdü, yangın merdivenin, hasta bekleme salonların yoktu ve daha bir çok tuhaflığın vardı, yani bana göre hiç de ödül alacak bir mimarin yoktu. Ancak ben işe başladığım andan itibaren sürekli tamirat, tadilat geçirdin, ek binalar yapıldı, sonunda içinde sürekli kaybolunacak bir labirent haline dönüştün.
Mesela ben işe başladığımda koridorlar, tuhaf bir mozaikti, mermer döşendi, bayağı güzel göründü. Asansörler artırıldı. Hatta bu asansörlere yer çıkarmak için bizim geceleri servisin ön tarafında gece gelen acil hastalara baktığımız odamızı feda ettiğimiz için Çocuk Acil açılmıştı. Bu asansörlerin yapılmasına bu nedenle minnettarım.
Yangın merdivenlerinin yapılması sırasında servisime kıvılcım atlayıp, yangın çıktığını da hatırlatmadan geçemeyeceğim.
Daha sonra yuvarlak ek bina yapıldı. Bu bina bitince hep birlikte oraya taşındık ve eski bina sil baştan elden geçti. Şimdiki yuvarlak binanın zemin katında yıllarca Acil, Acil binası yapıldıktan sonra da yoğun bakımlar olarak kullanılacak olan bölümde biz Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Servislerini taşımıştık. Tam bir yıl o kısımda bütün yaş guruplarını bir arada yatırdığımız, sadece kemoterapi, enfeksiyon ve bebek hastalarımız biraz izole edebildiğimiz bir yıl geçirdik.
Bütün o taşınmalar sırasında neler yaşadığımı daha önceki bir çok yazımda yazmıştım. Şimdi onları tekrarlamayacağım.
Ancak biz gerçekten büyük bir fedakarlıkla ve vatan severlikle çalıştık. Öğretim üyesi ve asistan sayımız arttı elbette, ancak daha önemli olan eğitim ve sağlık hizmeti kalitemiz arttı.
Mesela KTÜ Tıp Fakültesi, Türkiye’de eğitimde akreditasyon alan ilk fakültelerden biridir. Bu güne gelmek için kaç kişinin kaç yıllar boyunca ne kadar emek verdiğini anlatmaya kalksam şimdi sayfalar yetmez. Şu kadarını söylemek yeterlidir sanırım. KTÜ Tıp Fakültesi mezunları, çalışmaya başladıkları her yerde olumlu yönde fark edilirler. Eğer canları ihtisas yapmak isterse kazanamayacakları bir sınav da yoktur. Elbette kişisel farklılıklar olacaktır, ancak KTÜ Tıp Fakültesi mezunu olmak, ya da KTÜ Tıp Fakültesinde ihtisas yapmış olmak bir ayrıcalıktır.
Bunu çok inanarak söylüyorum ve bu başarılı doktorları yetiştirirken senin hastane olarak rolünü bu mektupla hatırlatıyorum.
Hasta hizmetlerini Ebru Sivri hatırlatmış zaten.
Sevgili Farabi Hastanesi, yaptığın hizmetlerle çok önemlisin. Borcun varmış, boş ver, boynunu bükme. Borç yiğidin kamçısıdır. Elbet bu günleri de atlatırsın. Biz senden daha çok hizmet bekliyoruz.
Sevgiyle kal.
Prof Dr Ayşenur Ökten.
Emekli Öğretim Üyesi