Dünyanın tam ortasında ve en güzel yerinde, muhteşem bir ülkemiz var. Sadece coğrafi olarak değil, tarihi de son derece olağan üstü olan bu topraklar insan uygarlığının başladığı topraklardır. Biz tarih Sümerlerle başlar diye biliyorduk, ancak Göbeklitepe ve çevresindeki buluntular, uygarlığın başlangıcını Yukarı Mezopotamya’ya çekmeye başladı. Güney Doğu Anadolu bölgesinde gerçekten çok önemli ve çok eski arkeolojik keşifler ortaya çıkıyor.
Ülkemizin üzerinde bulunduğu topraklar, bugünkü bilgilerimize göre, tarihsel açıdan, tartışmasız uygarlıkların beşiğidir. Şu var ki, coğrafi olarak da beşik gibi sallanmaktadır, çünkü çok aktif fay hatlarına sahiptir. Artık herkesin kafasına sokması gereken, Orta Anadolu’daki birkaç il hariç her yerde ciddi deprem tehlikesi olduğu gerçeğidir.
Şu günlerde, Elazığ, Malatya, Manisa, ve Marmaris açıkları sallanıp duruyor. Elazığ ve Malatya’da olan depremler oldukça korkutucu, çünkü hem can kaybı oldu, hem de uzun süreden beri suskun duran Doğu Anadolu Fay hattının hareketlenmeye başladığını gösteren bir deprem oldu. Bu deprem hattı, Kuzey Anadolu Fay hattı ile Bingöl Karlıova civarında makas yapmaktadır.
Ben de herkes gibi araştırmaya çalışarak ülkemizdeki depremlerin meydana geliş şekillerini araştırmaya çalıştım.
Bu iki fay hattı ülkemizde meydana gelen bir çok depremden sorumlu tutuluyor.
Doğu Anadolu’da, Afrika Kıtasının alttan itmesiyle sıkışma kökenli depremler meydana geliyor. Ege Bölgesindeki depremler ise, iki önemli fay hattının itmesiyle, kuzey güney yönünde gerilme sebebiyle meydana geliyor.
Çanakkale oldukça önemli fay hatları olan ve deprem riski çok yüksek bölgelerden biridir. Kuzey Anadolu Fay hattı, Marmara Denizi boyunca ilerleyip, Gelibolu Yarımadasının kıstağından Ege denizine geçiyor ve Saroz Körfezi boyunca yarımadanın kıyısından devam ediyor. Diğer bir fay sistemi ise Erdek’ten başlayıp, Biga, Çan, Ayvacık’ı geçerek, Edremit körfezine ulaşan ve kıyı boyunca ilerliyor. Tabii bu temel sistemler dışında da daha küçük fay hatları mevcut.
Biz de Çanakkale’ye daha düşük deprem beklentisi olan Karadeniz bölgesinden geldiğimiz için burada evi yaptırırken depreme dayanıklılık konusuna çok özen gösterdik. Sağlam zemin, depreme dayanıklı bina, perde duvar, bina temeli ne demektir, ben o zaman öğrendim. Galiba, bu evi yaparken 8/10 katlı bina yapabilecek kadar çok yapı malzemesi kullanıldı. Tabii daha çok para harcandı. Şimdi resim asmak için, duvarlara çivi bile çakmak pek mümkün olmuyor. Ancak artık depreme karşı kendimizi Allah’a emanet etmeye hakkımız var. Her zaman uyarıldığı gibi, depremden çok binalar öldürüyor, ne yazık ki. Çürük bir bina yaptırıp, sonra kendini Allah’a emanet etmek çok garip bir düşünce, ne yani deprem dalgası senin bulunduğun nokrayı atlayıp öyle mi devam edecek? Böyle bir düşünce olabilir mi?
Buraya taşındığımız ilk aylarda (2017 nisan/mayıs) Ayvacık’ta 2 aydan fazla süren bir deprem fırtınası vardı, daha sonra Ayvacık, Biga, Çan, sadece Çanakkale toprakları (Biga Yarımadası) üzerinde bir çok deprem oldu. Bunlardan, bazılarını hissettik, bazılarını hissetmedik. Tabii Balıkesir, Manisa gibi yakın illerde olan büyük depremleri de hissettik.
Benim kişisel gözlemim sürüngenlerin gerçekten de depremleri 1-2 gün önceden fark edip, kendilerini topraktan dışarıya attıklarıdır. Depremden önce değiştiği söylenen diğer hayvan davranışlarını ise fark edemedim.
Fakat Uranüs gezegeninin, Boğa burcunda olduğunu ve 2017/ 2023 arasında 7 yıl boyunca boğada kalacağını biliyorum. Boğa toprakla ilgili bir burçtur, Uranüs de ani değişimleri simgeleyen bir gezegendir. Uzun sözün kısası bu 7 yıl, hatta öncesi ve sonrası ile biraz daha uzun bir süre, astrolojik olarak deprem açısından yüksek riskli olduğuna inanılır.
Astroloji elbette bir pozitif bilim değildir, ancak Jeoloji pozitif bir bilimdir. Bütün jeologlar, gezegenlerin nerede olduğundan bağımsız olarak Türkiye’nin nasıl bir deprem toprağı üzerinde olduğunu anlatıp duruyorlar. Nerede kaç şiddetinde deprem beklentisi olduğunu gayet net bir şekilde belirtiyorlar.
Zaten depremler de bir o taraftan bir bu taraftan vurarak, ‘kör kör parmağım gözüne dercesine’ sürekli bir şekilde varlığını hatırlatıyorlar. O halde kimse bu gerçeğe gözünü kapatarak yaşamamalı. Her şeyden evvel sağlam zeminli, sağlam binalarda yaşamaya çalışmalı, bu olmazsa olmaz şartı sağlasa bile gene de bir acil durum planı olmalı.
Eşeğini sağlam kazığa bağla, sonra Allah’a emanet et.