Daily Archives: 31 Mart 2020

BU DÖNEMDE HAYAT BOYU OTURMADIĞIMIZ KADAR ÇOK EVDE OTURUYORUZ, TELEFON TRAFİĞİMİZ ARTTI, TEV’DEN DE BİR TELEFON ALDIM.

Şu günlerde herkesin canı çok sıkkın, ne yapayım, insan dediğin sosyal bir yaratık, göz göze bakmak, yüz yüze konuşmak istiyor. Şöyle dostlarla bir arada oturup, iki lafın belini kırmak ne büyük zenginlikmiş zor yoldan anladık. Bari yeniden bir araya gelince gırtlak boğaz kavga edilmese, ancak insan zihni nisyan ile maluldür (insan unutur) derler, eminim ki bu günler de unutulur, derhal gündelik hırslar ortaya çıkar, gene herkes birbirini yemeye devam eder.

Bu salgın ve karantina günlerinin tarihsel önemi olduğunu düşünerek yazmaya devam ediyorum. Şu anda inanılmaz bir savaş veriliyor. Birkaç yıl önce olsaydı, bu savaşta çarpışan gurubun içerisinde olacaktım, şimdiyse evde oturan guruptayım. Bize düşen görev, hastalanmamak için bütün önlemleri alarak, toplumu ve sağlık ordusunu riske atmamak.

Çocukken ‘Anna Frank’ın hatıra defterini’ okuyup inanılmaz etkilenmiştim. İçinden geçtiğimiz şu günlerin de hiçbir şey yapılmadan geçiyormuş gibi görülmesine karşılık yazılması gerektiğini düşünüyorum. Kişisel tarih yazarak sivil tarihe bir ışık tutma bilinciyle bu bloğu yazmaya başlamadım mı ben?

Doğal olarak bu günlerde, telefon trafiğim oldukça arttı. Hem akraba ve arkadaşlarımın sağlık haberlerini alıyorum, hem de bazılarının paniklerini azaltmaya gayret ediyorum.

Tanıdıklarımdan bazıları daha fazla önlem alıyor, iyice kafayı bozmuş durumda (şimdiki halde bu durum, hiç aldırış etmeyenlerden iyidir elbette). Bunlarla sohbet genel olarak marketten alacaklarını nasıl seçtikleri,  kuryeyi ve paketleri nasıl karşıladıkları, nasıl ekmek pişirdikleri, nasıl temizlik yaptıkları doğrultusunda geçiyor.

Diğer bazılarının merakları aşırı bilimsel oluyor, ben ne virolog ne de epidemiyolog değilim ancak TV ekranlarından özellikle de sevgili Mehmet Ceyhan’dan duyduklarını bana teyit ettirmekle geçiriyorlar. Ben de okuldan ve  kısa süren Halk Sağlığı eğitimimden hatırladıklarımın da yardımıyla cevaplar vermeye gayret ediyorum.

İlginç olan telefonlardan biri de kuzenim Tülin ile yaptığımdı. Tanıdığı amatör bir astroloğun ön görüleri üzerine uzun uzadıya konuştuk. Bu kadar mı doğru öngörü olur, hayretler içerisindeyim. Dediklerinin kalan kısmı da doğruysa daha bu 2020’nin elinden çekeceklerimiz bitmedi.

Bu telefonlardan biri diğerlerinden farklı ve hem içerik, hem de teknoloji kullanımı açısından oldukça özeldi.

Hatırlayanlar olacaktır, emekli olup da Çanakkale’ye yerleşmeye karar verince, Trabzon’da oturduğum evi, Türk Eğitim Vakfına bağışlamıştım. Hayretle, Trabzon şubesinin, bu bağışı nasıl kabul edeceğini dahi bilemediğini fark etmiştim. Çünkü daha önce hiç kimse böyle bir bağış yapmamıştı. Aslında veren el alan eli bilmemelidir kuralına inanıyorum, ancak ben, belki insanları bağış yapmaya teşvik olur diye, bu bağış sürecini bloğumda paylaşmıştım. Bu yazıyı, TEV çok değerli buldu ve birkaç kez ulusal medyada kullandı.

Bu hatırlatmalardan sonra, Trabzon TEV şubesinde çalışan Emrah Nebioğlu’nun aşağı yukarı 2, 3 ayda bir beni arayıp, hal hatır ve bir şeye ihtiyacım olup olmadığını sorarak beni unutmadıklarını zarif bir şekilde göstermeye devam ettiğini de söylemeliyim. Bahsettiğim özel telefon Emrah’tan geldi. Görüntülü bir aramaydı, bir TEV bursiyerini de bağladı, üçümüz farklı yerlerden telekonferans gibi birbirimizle konuştuk.

Meğer TEV bağışçılarının hepsi 65 yaş üzeri olduğu için (ben en genç bağışçılardan biriyim), salgın sırasında duygusal destek vermek amacıyla,  bursiyerlerle konuşturuyorlarmış.

Fakat tabii bizim duygularımızı belli etme şeklimiz diğer bir çok millete benzemiyor. Sözüm ona beni sevindirmeye çalıştılar. Karşımda hemşirelik öğrencisi olan pırıl pırıl bir genç kızı görünce birden bire ağlamaya başladım. Ağlamak da gülmek gibi bulaşıcı galiba, göz yaşları sel oldu, hem Emrah’ı hem de Sümeyye’yi de ağlattım. Belki birkaç yazımı okuyup, birkaç olay karşısında nasıl ağladığımı yazdığımı hatırlayan olur, kimse beni sulu gözlü sanmasın, gerçekten çok az ağladığım için önemseyip yazmışımdır, yoksa kolayına ağlayamam.

Daha sonra Emrah bu görüşme sırasında çektiği resmi beğenmediği için, ikinci bir görüşme yaptık ve ben de nihayet aklımı başıma devşirip genç meslektaşıma, sağlık çalışanı olmak nasıl bir şeydir onu anlatmaya çalıştım. Sosyal dayanışmanın ne denli önemli olduğunu herkesin anladığı böyle bir dönemden geçmekteyken, sosyal dayanışma ruhunun en yüksek olduğu bir mesleği seçtiği için kendisini tebrik ettim. Bir de mutlaka kendisinin de ileride en az bir öğrenciye burs vermesini istedim.

Elbette gençlerin bana evde otur, sosyal izolasyon yap demeleri gerekmedi, ben onlara, hastalanmamak için neden en yüksek özeni göstermeleri gerektiğini anlattım.

Daha sonra iznimi alıp bu görüşmeyi de yerel medyada ve TEV’in sosyal medya hesaplarında kullandılar.

Ev günlerinde elbette TV izleme, sosyal medya kullanma sürem de inanılmaz arttı.

Herkes dünyada olan biten her şeyi bir kenara koyup, salgına kilitlendi. Kendini koruma işini obsesyon düzeyine çıkaran da, akılcı önlemler alan da, hiç aldırmayan da var. Salgınla ilgili TV kanallarında konuşan bilge doktorların çoğu sınıf arkadaşım ya da yakın tanıdığım, onları bu zor dönemde halkı aydınlatmak üzere bu kadar gayretle verdikleri uğraştan ötürü kutluyorum. Bütün konuştuklarıma, onların verdikleri bilgilerden başkasını önemsemelerini öneriyorum.

Corona salgını çıktığından beri sosyal medya kullanan herkesin sanatçı yönü ortaya çıktı. Corona üzerine atma türküler mi atılmadı, şiirler mi yazılmadı, karikatürler mi çizilmedi, özlü sözler mi söylenmedi. Bu ağır gündem içinde mizah çok önemlidir, tabii mizah işi hafife almak anlamına gelmemeli.

Benim en çok hoşuma gidenlerden biri de corona virusun komünist olduğu söylemi, evet çok doğru ne zengin dinliyor, ne fakir dinliyor, ne kraliçe dinliyor, ne çöpçü. Bütün insanları birbirine eşitledi.

İngiltere tahtının varisi olan Prens William, daha geçen hafta bir hastane ziyaretinde öksürünce, ‘şimdi Cambridge dükü size corona virüs bulaştırıyor, sizce de bu işi basın biraz abartmadı mı’ diyerek gülmüştü. Üzerinden bir hafta geçmeden ilk sıradaki veliaht prens olan kendi babası Charles’ın ve hatta muhtemelen kraliçenin de testleri pozitif çıktı. Bu hafta başında Prens William’ın çocuklarının sağlık çalışanlarını alkışladığı bir video yayınladılar. Karısıyla kendisi de halka moral veriyoruz diye telefon başında poz verdiler.

Daha geçen hafta İngiltere başbakanı da biz karantina filan yapmayız, hastalığı geçire geçire atlatacağız demişti, bu hafta hasta sayısını görünce sosyal izolasyona başladılar. Hatta bizzat kendisi de pozitif çıktı, şimdi kraliyet ailesi de İngiltere başbakanı ve sağlık bakanı da karantinada.

Bir de herkes ekmeğini evinde yapmaya başladı. Sanırım corona sonrası bir de obezite salgını baş gösterecek.

Bu resimde hepimiz ağlıyoruz, ancak Emrah suratının ortasındaki telefonun karizmasını çizdiğine karar verdi.
İkinci telefon haberli gelince ben de TEV teşekkür yazısının önünde poz vermeye fırsat buldum
Show Buttons
Hide Buttons