Bahçemde yetiştirdiğim veya yabani olarak çevrede kolayca bulunan bazı tıbbi bitkilerden de söz edeceğim. Bazı bitkiler bu bölgede çok kolay yetiştiği halde, bazıları hiç olmuyor. Biz de olmayanda ısrar etmeyip, olanı çoğaltmaya bakacağız.
Ebegümecigiller; otsu, çalımsı ya da ağaç şeklindeki simetrik çiçekli bitkilerdir. Hatmi (althea) ve gül hatmi, ebe gümeci, pamuk ve bamya bu familyadandır.
Ebe gümeci ve gül hatmi bu bölgede yaygın bir şekilde yabani olarak bulunuyor. Bizim bahçede ağaç şeklindeki hatmi ile bol miktarda gül hatmi bulunuyor, doğru dürüst bakım istemiyorlar. Her iki cins çiçek de çay ve şerbet şeklinde tükettiğimiz bitkilerdir.
Itır (pelargonium) sardunaya cinsi güzel kokulu, baharat ve aromatik amaçlarla kullanılan bir bitkidir. Nedense bizim bahçede pek nazlı oldu, şimdilik sadece canlarını kurtarma derdindeyim, çok nadiren tatlılara ve reçellere aroma katması için kullandım.
Aynı sefa çiçeği, gül gibi çiçekler ve iğde, defne, erguvan gibi ağaçlar da bölgenin endemiklerinden ve çok kolayca tutup, büyüdüler. Mesela gül bölgede çok güzel gelişiyor, yabanisi de bol bol var. Önümüzdeki yıl Isparta gülü üretmeye çalışacağım. Bu türler bahçede çok güzel serpildiler.
Ayrıca yasemin, hanımeli, leylak, defne gibi sarmaşıklar ve biraz nazlı olsa da zakkum, mürver, ıhlamur gibi aromatik ağaçlar da tuttular ve büyümeye başladılar.
Kudret narı, Pasiflora ve Aloa vera gibi bitkilerin üretim aşamasına geçtim. Aloa vera ancak evin içinde ürüyor. Pasifloranın meyvesiz cinsinden ürettim, bu yıl meyvelisinden de dikeceğim. Kudret narına gelince bölgede yetişiyor, yerel bir bitkiden meyve almıştım, tohumlarını ektik, şimdilik minicik baş gösterdi, inşallah önümüzdeki sonbahar veya ilk baharda toprakla buluşacak hale gelecek.
Çevremizde bol miktarda bulunan ve tıbbi amaçlı kullanılan çakal eriği ve sumak var. Aslında her iki ağaçtan bizim bahçede de var, ama meyvesiz, yani kısır ağaçlar olduğundan onlarla mücadele ediyorum. Meyveli olanlardan ise dikmeye hiç niyetim yok çünkü oldukça yaygın ve arsız ağaçlar. Etraftan kolayca toplayabilirim.
Bunun dışında maserat yapmak için yağ elde edebileceğim zeytin, ceviz ve badem ağaçları var. Badem ve cevizler henüz çok küçükler, sadece yetişkin bir badem ağacı var. bu durumda birkaç yıl yağ olarak sadece zeytinyağı kullanabileceğim.
Yani yakın çevremde, oldukça yeterli miktarda aromatik tıbbi bitki ve baharat olarak kullanılabilecek ot, çiçek, çalı ve ağaç varlığı gelişti. Bunların yetiştiği toprakta sadece organik gübre ve ilaçlama kullanıldı, ne yazık ki köy yoluna yakın yetişiyorlar. Bu yolun, şehir yollarına göre trafik yükü çok az olmasına karşılık gene de ürünlerime organik demek mümkün olmayacak. Ne yapalım, hayatın gerçekleri böyle.
Şimdi, sıra geldi bu bitkilerden nihai ürün elde etmeye.
Tabii bunun için yeniliklere açık olarak, önceden bildiklerimi kullanarak denemeler yapmam lazım. Kendime en çok güvendiğim konu baharat kullanımı, bu konuda her türlü deneyime açık bir damak zevkim var.
Tütsülerimi bu yıla kadar kuruttuğum ada çaylarını ya da lavanta dallarını yakarak, belki bazen da ateşe birkaç defne yaprağı, tuz atarak hazırladım. Bu yıl ise çeşitli otlardan ve çiçeklerden karışık tütsü paketleri hazırlamak istiyorum.
Tütsü yakmak bizim için sadece oda kokusunu değiştirmek anlamına gelmez, sülalemizde, büyükbabanın ermişliği kisvesi altında gizli bir şamanlık damarı var, bizden önceki nesil, nazardan korunmak için sıkça tütsü yakardı. Soğan, yumurta kabukları, tuz, mavi kağıtlar, çeşitli kokulu otları tütsü için kullandıklarını, tütsüyü odalarda gezdirdiklerini, insanlarının başlarının üzerinde, bacak aralarında döndürdüklerini, tütsü söndükten sonra, küllerini 4 yol ağzına döktüklerini biliyorum.
Sözüm ona, nesillerdir, neredeyse her birimiz üniversite okuduk, ama hepimizin içinde mini bir şama yaşıyor demek ki.
Benim de içinde sırf tütsü yaktığım bakır bir kabım var. Bu kadar bitkiyi de boşuna yetiştirmedim değil mi?
Bu bitkilerin diğer bir kolay kullanım yolu çay olarak tüketmek. Zaten, bir çok çalıdan oluşan, bayağı yeterli bir çaylığım oluştu. Bundan sonrası artık bana kalmış, hangi bitkinin çayının hangi duruma iyi geldiğini öğrenip ona göre tek bitkiden çay hazırlamak mümkün. Mesela enginar yaprağı karaciğer yağlanmasına, biberiye ödeme, karabaş otu baş ağrısına, lavanta uykusuzluğa iyi gelir. Böyle temel bilgileri öğrenip, hatta çeşitli durumlara uygun karışım çaylar hazırlamak istiyorum. Benzer etkileri olan bitkileri, onları daha içilebilir hale getirecek hoş kokulu bitkilerle harmanlayıp, kabızlık çayı, yorgunluk çayı, ödem çayı, uykusuzluk çayı gibi özel karışım çaylar hazırlanabilir.
Özellikle de güneş ve ay tutulmaları ve ay döngülerine göre çaylar ve tütsüler hazırlayacağım. Ay döngülerinin benim üzerimde çok belirgin etkileri vardır. Bu etkileri azaltacak ya da belirginleştirecek çay ve koku karışımları yapacağım. Bu konuda bir hayli bilgi birikimim oldu sayılır.
Maserat yapmak bir çiçek ya da bitkiyi çeşitli oranlarda bir yağın içerisinde uygun koşullarda bekletmek ve bitkinin özünün bu yağa geçmesini sağlamak anlamına geliyor. Evlerde bitki yağı hazırlamak için genellikle bu yöntem kullanılır. Biz de yıllardan beri zeytin yağı içerisinde sarı kantaron yağı yapıyoruz. Sarı kantaron yağı kadar cilt yaralanmalarına iyi gelen başka bir şey bildiğimi sanmıyorum. Bu konuyu iyice araştırıp, ürün gamımı genişletmek istiyorum. Bu yıl büyük olasılıkla aynı sefadan maserat yapmak için fitoterapist eczacı arkadaşımla bir hafta sonu çalıştayı düzenleyeceğim. Maserat yapmanın inceliklerini ve karışım oranlarını da öğreneceğim. Belki maserat yaptığım ürün gamını da genişletirim.
Bu konularda şimdiye kadar yaptığım gibi ben yaptım oldu tarzında değil, daha bilinçli çalışmak istiyorum. Mesela hazırladığım çay ve tütsü karışımlarına hangi bitkileri hangi oranlarda koyduğumu, tarihleri falan yazarak ürünlerimi saklayacağım. Eğer dışarıdan eklediğim bir ürün varsa onun da menşeini yazacağım.
Kurutma yöntemlerimi ve yerlerimi de fitoterapist arkadaşıma denetlettireceğim.
Böyle ağırdan alarak başlayıp, yavaşça parfüm, sabun, uçucu yağlar, merhemler yapmak gibi daha sofistike hedeflere ilerlemeye çalışacağım. Şimdiden benim için uygun olacak bir ev imbiği araştırmaya başladım. Arkadaşım da bahçede başka neler yetiştirebileceğimi araştırıyor.
Bütün bunlar kitaptan okumakla olmayabilir, belki de şimdi bir çok konuda olduğu gibi bu konuda da yapılandırılmış eğitimler var. Onlardan birine katılabilirim. Ya da bu işleri bilen birilerini bulup (ki arayınca hemen bulundu, mesela kitabını okumaya başladığım eczacı hanım yaz aylarında Asosta çalıştaylar yapıyormuş) parça parça eğitimler alacağım.
Geçen yıl lavanta kuruttum, minik torbacıklar dikip, arkadaşlarıma lavanta torbaları hediye ettim. Herkes bayıldı. Önümüzdeki yıllar daha sofistike şeyler hediye edebilirim.
Şimdilik ilk hedef karışım çaylar, tütsüler ve maserat çeşitlerimi artırmak olsa da aklımı çelen birkaç bitki var.
Bölgede bol miktarda sinüzit için kullanılan ve inanılmaz alerji yapma potansiyeli olan acı kavun yetişiyor. Şimdilik ondan uzak durmaya gayret ediyorum, ama inanılmaz bir şekilde ona doğru çekiliyorum, her adımda karşıma çıkıyor. Bir de nadir de olsa ormanda salep orkidesi var. Bu bitkiler de ciddi bir potansiyel olarak şimdilik aklımın bir köşesinde bekliyor.
Bakalım gelecek günler neler gösterecek. Buraya gelirken düşündüğüm bahçe bu kadar çabuk olgunlaşmaya başlayınca coştum. Neden olmasın?