Çanakkale’nin malum rüzgarı meşhurdur, hakim yön ise kuzeybatıdır yani genellikle poyraz eser. Eskiden bu bölgede esen rüzgara Boreas denilirmiş, bazı etimologlara göre Poyraz ismi de Boreas kelimesinden türemiştir.
Hemen her gün rüzgar estiğine göre anlaşılan Boreas, Çanakkale’de yerleşik oturuyor, sık sık da dışarı çıkıyor.
Bölgemiz antik zamanlarda Troas olarak isimlendirilirdi ve en eski Anadolu halklarından biri olan, Luvilerin yerleşim bölgesiydi. Anadolu halklarından Hurriler, Hattiler, Luviler, Hititlerin her zaman fırtına tanrıları vardı. Teişeba, Teşup, Taru, Tarhun (Tarhunt, Tarhuwanti, Tarhunda) gibi benzer şekilde isimler vermişlerdi. Hititliler bu tanrıyı elinde şimşek ile resmetmişlerdir.
Komşu medeniyetler Sümerlerde tanrı Enlil, iklim olaylarından sorumlu olan ve insanların gürültüsünden kurtulmak için tufanı (evet Nuh tufanı) getiren tanrıydı.
Antik Yunanda en büyük tanrı Zeus, şimşeklerin de tanrısıydı. Zeus’un bu işlevini, İskandinav mitolojisinde en güçlü tanrılardan biri olan Thor üstlenir. Thor da bir elinde şimşek bir elinde çekiç ile resmedilir. Bence, bütün bu tanrılar içerisinde, en çok fırtına yaratan, en kuvvetli fırtınaları gören Thor olmalı.
İşte bu Thor Efendi, sık sık rüzgar atına biner ve kardeşi Boreası ziyaret etmeye Çanakkale’ye gelir. Şaka yapmıyorum, bu kadar çok şimşeği olan bir memleket görmemiştim.
Geçen gün hava iyice kararmış ve yağmurla ağırlaşmış, fakat bir türlü yağamıyordu. Bana göre derhal yağmur yağacaktı, hatta çoktan yağmış olmasını beklerdim. Komşum ise yağacağından çok da emin olamadı, bu köyde iki tane yağmur hırsızı vardır, biri dağdır, biri deniz, yağmuru onlar çeker, bize de arta kalan düşer, bakalım bize yağacak mı dedi.
Bu sözün Çanakkale geneli için söylenen şekli ise, Çanakkale’de iki yağmur hırsızı var, biri Kaz Dağları, diğeri Semadirek Adası imiş. Gerçekten de bütün Biga yarımadasını iki yönden çevreleyen bu iki büyük dağ, iklim üzerinde bir hayli etkili oluyor. Kaz dağlarının kuzeyi ile güneyi iklim açısından tamamen farklı. Gelibolu yarımadası ve arkasındaki Gökçeada ve Semadirek adalarının da ciddi etkisi var.
Gene de Boreas ve Thor kardeşler sık sık buluşup, tepemizde horon tepiyorlar. Bunların adını bilemediğim üçüncü bir kardeşleri daha var. O da deli yağmur tanrısı, genellikle sadece yaz başında gelir, bir gelir, pir gelir, ‘iyi saatte olsunlar’ gibi gelir.
Her yıl mayıs hadi bilemedin haziran başında olan kısa süren deli yağışlar bu yıl haziran sonu geldi. Yani dünkü bulut bizim köye düştü. Düşmek ama ne düşmek. Yağmur damlaları havada kırbaç gibi sağa sola koşturup, çekiç gibi yere çarptılar.
Bahçedeki bütün su arklarını, kum, toprak, yaprak, bahçede kalmış çöpler ve o kadar özenip, yolduğum, kurusunlar diye yere serdiğim otlarla doldurdular. Bütün bu kalabalığı, önlerine katıp, sarnıca giden küçük havuza yığdılar. Su sarnıca gideceğine dışarı, yola doğru taştı. Bu yıl kışın doğru dürüst yağmadığı için sarnıç dolmamıştı. Bu kadar yağmur, bari sarnıca gitsin diye bir gayret, o yağmurun altında gidip minik havuzdan toprakları dışarı attım. Üzerimdeki tropikal yağmurlara göre yapılmış yağmurluğa rağmen iliklerime kadar ıslandım.
Yağmur, 20 dakika sürdü ve ardından güneş açtı. Bu arada bahçedeki damla sulamanın ana borusunun çatladığını ve suyun fışkırarak bahçeye aktığını keşfettik. Bayağı su akmış ki, bahçenin bir bölümü resmen bataklık haline geldi.
Yani sarnıcı doldurmak için yağmur altında o kadar çaba sarf ettim, büyük oranda geri boşaldı. (Bu duruma artık alıştık, her sene bu damla sulama patlamasını yaşıyoruz, bir depo su bahçeye akıyor, bu sayede incirler, 3 yıl önce dikilmiş oldukları halde kocaman oldular.) Yani bahçeyi basan sular ziyan değil, 10 gün filan sulamayacağız hepsi o kadar, arada bir böyle bol su ağaçlara çok iyi geliyor.
Bütün bunlar yetmezmiş gibi, yatak odamın penceresini açık bırakmıştım, neyse ki pencere çarpmasın diye önüne yastık koymuştum, suyun çoğunu kahraman yastık çekmiş.
Şimdi 2 gün daha yağmur olasılığı var. Dünkü yağmurun çoğunu önümüzden akan minik dereye (Kocataş Altı Deresi) kaptırdım, ama bu 2 gün sarnıca akıtmayı umuyorum.
Dün, Bursa’da maalesef ölümlü sel felaketi oldu.
Bütün bunlar, yani, aşırı yağmur, sel, su borusu patlamaları yeni aşkım astroloji gözlüğünden bakılınca, bu günlerde Mars ile Neptünün sert etkileşiminin beklenen sonuçları.
Bu yağmurlardan sonra sellere kapılmayan tarlalar şenlenecek, bereket tanrıça ve tanrıları iş başı yapacaklar.