Acemi bir bahçıvan olarak yaptıklarımla oldukça gururluyum. Yaptığım ve yapmayı düşündüğüm birkaç bahçe işini yazmak istedim.
Birkaç günden beri havalar mevsim normallerinin çok altında seyrediyor, sanki ekim ayındayız. Zaten bu yıl bu mevsimsiz hava koşulları bahçeleri bir hayli zora soktu. Örneğin incir ağaçlarının üzeri incir dolu ancak geceleri hava o kadar soğuk ki, zavallıcıklar ne büyüyebiliyorlar ne de olgunlaşabiliyorlar.
Havalar böyle gidince yazlık sebze bahçesinin içi de 2-3 hafta erkenden geçti. Biz gerçek anlamda salça yapmayı beceremiyoruz, domates biber sosu yapıp onları salça niyetine kullanıyoruz. Bahçede olanlarla bu sene yetecek kadar sosu yaptık, sanırım bu hafta son bir kez karışık Balkan soslarından birkaç kavanoz hazırlayacak kadar sebze hasadı yaparız, sonra da bahçeyi sökeriz.
Turşu olarak kornişon ve halepenyo biberi turşusu kurdum. İncir, üzüm, elma, alıç, bal, aklıma gelen her şeyden sirke yapmayı da deneyeceğim (şimdiye dek sadece elma sirkesi yaptım).
Bu yıl ilk defa üzümlere biraz daha bilinçli baktığım için bir hayli meyve verdiler. Asmaların birazını hasat ettim, diğerlerini ise birkaç gün sonra hasat edeceğim. Bir asmanın üzümünün kurutulan üzüm olduğunu anladım, dalında iyice olgunlaştırdıktan sonra kurutmayı düşünüyorum. Koyu renkli üzümlerden MUKE usulü şıra yapmayı deneyeceğim. Bu yıl çok bol üzüm veren ancak meyvesini hiç beğenmediğimiz için kesmeyi düşündüğüm bir üzümden de pestil yapmaya çalışacağım, eğer güzel olursa asma canını kurtarır, olmazsa zaten kesmeyi kafaya koydum.
Güvemler, böğürtlenler, kuşburunları da tam olarak olgunlaştı (Alıç için biraz daha zaman var). Kara mürverler de olgunlaştı (bizimki henüz çok genç bir ağaç olduğundan meyvesi çok az oldu). Yukarı Okçular köyünde (evden 2 km uzakta bir köydür, belli bir yerine kadar yürüyünce günlük on bin adımımı atmış oluyorum) çok güzel mürver ağaçları buldum ve bu gün topladım ve ev yapımı şurup hazırladım.
Açıkça görüldüğü gibi kuşatmaya hazırlanır gibi kış hazırlığı yapıyorum (Kış hazırlıkları bana hep Elazığ’daki mecburi hizmet günlerimi hatırlatır, böylece gençliğimi de anmış oluyorum).
Bir yandan da kış bahçesini hazırlamaya başladım.
Geçen yıl, bir köklü sebze bahçesi yaptırmıştım. Bahçenin bir kenarında 2 briket yüksekliğinde bir duvar ördürüp, bu alçak duvarla, bahçe duvarı arasında kalan kısma kum ve toprak dökerek içini doldurttum. Geçen yıl buraya sadece eve aldığımız ve zamanında tüketemeyerek köklendirdiğimiz patates kabuklarını dikmiş, bir iki paket de havuç tohumu atmıştık. Ve tabii bir hayli acemilik yapmıştık.
Mesela havuç tohumlarını öylesine serptik, tohumlar aşırı ufak olduğu için fideler üst üste çıktı, ne kadar seyrettiysem de bir türlü istediğim kadar seyreltemedim. Bir de meraktan gereğinden çok erken çektik, havuçların ortaları tahta gibiydi. Demek ki bizim tarlada havuç olmuyor diye düşünürken, erken çekilen bütün havuçların ortalarının böyle sert olduğunu öğrendim. Gerçekten de bir ay sonra, nasılsa orada kalmış bir havucu sökünce aslında ne kadar güzel havuç yetiştiğini anladım. Bu yıl tohumları mısır unu gibi bir şeyle iyice karıştırıp, öyle serpmeyi düşünüyorum, seyrekleştirmek de kolay olur. Ve tabii, toplamadan havuçların olgunlaşmasını bekleyeceğim.
Patatesler ise geçen yıl da gayet iyi oldu, gene sabırsızlanıp erkenden çektiğimiz için onlar da çoğunlukla küçüktü, bir sürü minik patates çıkarttık. Bu yıl onları da yeterince bekleteceğim.
Bu sene ise kök sebze bahçesine bakım yaptım, bir miktar daha kum ekledim, bol miktarda yanık inek gübresi ve leonardit (fosil gübre) de serptim. Böylece hem bahçenin besin miktarını artırmış, hem de kumlu toprağın derinliğini artırarak, köklere daha fazla uzama olanağı sağladım sanıyorum.
Yeni bakım yaptığım bu bahçenin bir kısmına köklenmiş patates kabuklarını, bir kısmına sarımsak dişleri soktum, kalan kısmına da ay sonu gibi havuç tohumlarını serpeceğim.
Bir Karadeniz kızı olarak lahana çeşitlemesi bahçesi hazırlamaya da giriştim. Bahçede geçen yıldan kalma birkaç karalahana ve pazı var zaten, yapacağım sebzelik için brokoli, karnabahar, beyaz lahana ve Brüksel lahanası fideleri aldım. (Bu sebzelerden, daha önce sadece bir kez karnabahar yetiştirmeyi başardık, Brüksel lahanaları ise hep oluyor, ancak böcekleniyor, brokoli hiç olmadı, beyaz lahanayı denemedik bile. )Uzun lafın kısası bu acemiliğimle daha önce başaramadığımız bir alana el atmış oldum. Bakalım sonuç ne olacak?
Bahçenin bir bölümünde meyve ağaçları var, bu ağaçlar henüz oldukça küçük oldukları için pek öyle güneşi kesmiyorlar. Bu tarafta çok miktarda ayrık otu vardı, geçen yıl onları zirai ilaçlarla bir hayli azaltmayı başarmıştım. Son iki mevsimde ise artık zehir kullanmadım, sadece bitki köklerini olabildiğince çekerek, ya da henüz tohumlanmadan keserek, bahçeyi yaban otundan bir hayli temizlemeyi başardım. Güzelce çapa da yaptık.
Uzun sözün kısası, elimde, yaban otlarından temizlenmiş, çapalanmış çok az gölgesi olan bir bahçe parçası var. Zaten çapalanmış olan bahçede kazma ile uzunca iki kanal açtım, bu kanalların içerisine biraz inek gübresi, biraz iyi toprak koyup, iyice çamur olana kadar suladım, bu çamurun üzerine de zararlılara karşı gülleci bulamacı döktüm (yanık kireç ve kükürtten yapılan ve bitki zararlılarına karşı gerçekten etkili olan bir ilaç). Bundan sonra aralıklarla fidelerimi diktim, kenarlarını toprakla doldurdum, üzerlerine tekrar su döktüm. Bu arada tutmaları için bol bol dua ettim. Başarılı olursam çok ama çok mutlu olacağım. Ben fideleri diktikten sonra 2 gece üst üste yağmur yağdı, bunun da lahanalarımın güzelce büyüyeceğine dair, ilahi bir işaret olmasını diliyorum.
Bahçenin bu tarafına zamanı gelince bakla ve bezelye de dikeceğim. Böylece yaz sebze bahçesi bütün kış boş kalacak. Burası için düşündüğüm toprak zenginleştirme işlemlerinden biri mutfak artığı sebzeleri biriktirdiğimiz yerde oluşan kompostu serpmek. Yapmayı planladığım diğer ilginç şey ise geçen yıl kopardığım yaban otlarını, kuru meşe yapraklarını karıştırıp, çınar ağacının altına yığmıştım. Bu yığıntı oldukça bir miktarda humus toprağı halini aldı. Bu yıl kopardığım otları başka bir alanda biriktirdim, birazı humus, birazı kuru dal şeklinde duruyor. Bu kuru otları ve meşe yapraklarını sebze bahçesi yapacağım kısma getirip yakacağım. Külleri ve humusu bahçeye sereceğim. Belki yeniden bol miktarda yaban otu olur ama toprağı bir hayli zenginleştirir diye düşünüyorum. Zaten bahçede hiçbir şeyi ziyan etmemeye çalışıyorum, yağmur oluklarında biriken mil toprağını da tekrar bahçeye seriyorum.
Bütün bunları böyle ayrıntılı anlatma sebebim, ilk kez ciddi anlamda bahçe ile ilgileniyor olmam. Bizim bahçe ile Nermin ilgileniyordu, ama gördüğüm kadarıyla onun gücü bir şeye yetmiyor, bu yıl bahçe işini ben ele aldım, önce yaban otu mücadelesi, zeytin ve asmalara bakım filan derken kendime güvenim geldi. Şimdi bitki dikme, tohum alma işlerini öğrenmeye başladım, bu yıl fide yapmayı da öğreneceğim.
Salgın günlerinde bahçeye merak sardım, sanırım bu uzun süreli sosyal izolasyonun bana birkaç faydası oldu. Şimdi düşününce bahçeyle ilgili çok fazla şey öğrendim ve yaptım, bir sonraki yazıda bağbozumu yazmayı planlıyorum.