Evde her zamankinden daha fazla zaman geçirince kendimi bahçe işlerine kaptırdım. Daha önce bizim kızlar bahçeli evde oturduklarından bu işleri biliyorlar, ayrıca köyümüzden bir iki kişi de ağır işlere yardıma geliyordu, ben kendimi hiç bahçe işlerine bulaştırmıyordum, benim işim hasat yapma ve ürünleri yemeğe dönüştürme işiydi. Yardıma gelenlerden esas işe yarayanı tam zamanlı çalışmaya başladı, gaydırı gubbak olanı ise bizi söğüşlemeyi iyice artırdı. Sonuç olarak bir anda köyden yardım almamaya karar verip, şehirde oturan biriyle istediğim zaman gelecek şekilde anlaştım. Bu adamı ancak ayda bir filan almaya başladım, hayret verecek şekilde ayda bir gün çalışarak, öncekinden çok daha fazla iş yapıyor.
Ben de evde mahzur kalınca önceleri bahçenin yabani otlarını azaltma işlerine başladım. Bahçede kimyasal kullanmak istemediğimiz için bu iş oldukça zahmetli ve zaman alan bir uğraş haline geldi, haftalarca her gün saatler boyunca döne, döne ot mücadelesi yaptım. Bütün bahçenin otlarını temizledim dediğim anda, ilk temizlediğim yerdeki otlar yeniden büyümüş oluyor. Her şeye al baştan başlıyorsun. Hiç spor salonuna gitmen gerekmiyor, durduk yerde kilo bile kaybediyorsun, sonuçta hem bahçe hem de bedenim bu işten karlı çıktı. Bir mevsim sonrasında ise yaban otları neredeyse yarıya indi, böyle gözle görülür başarı sağlayınca bahçe işlerine hevesim arttı.
Böylece ağaçlara nasıl bakacağımı araştırmaya başladım, her biri için organik ilaçlar yaptırdım veya aldım. Budama, kök havalandırma, sulama, ilaçlama zamanlarını ve özelliklerini öğrenmeye başladım.
Bu yıl daha önce verim almayı bir türlü başaramadığımız asmalara güzelce bakıp, bol miktarda üzüm alınca kendimi iyiden iyiye yüreklenmiş buldum. Böyle gaza gelince de bu kışın sebze bahçesini de ben hazırlamak istedim.
Geçen yaz zaten içini kumlu toprakla doldurttuğum bir köklü sebze bahçesi inşa ettirmiştim. Patates, havuç gibi ilk denemelerimizi aculluktan çabuk topladığımız için pek verim alamamıştık. Bu yıl bu bahçeye biraz daha kum, toprak gübre karışımı doldurttum. Önce sadece bu bahçeyi ele alacağımı düşünüyordum. Buraya patates, sarımsak, havuç gibi sebzeler ektim. Geçen yıldan acemiliklerimizden ders alarak daha seyrek çıkmaları umuduyla, havuç tohumlarını mısır unu iyice karıştırarak serptim ve tohumların yarısını bir ay sonra ekmek üzere sakladım. Şimdi kartal gibi bitkilerin çıkmasını gözleyeceğim, sık çıkanları elimle seyrelteceğim ve tabii hasat için olgunlaşmalarını bekleyeceğim.
Bu bahçeye diktiğim patateslerden birkaç fide çıkmaya başlayınca iyice delirdim, bütün kış bahçesini ben yapmak istedim. Hiç üşenmeyip, oldukça yeterli bir sebzelik yaptım, eğer diktiğim bitkilerin %70i bile olursa bu yıl pazarcılık bile yapabilirim. Tabii biraz abartıyorum. Eğer bu bahçede de yeterli sonuç alırsam kendimi neredeyse bahçıvan kabul edeceğim. Bundan sonra artık tohum ayırma ve fide yapma gibi daha incelikli işleri öğrenmeye çalışacağım.
Tabii, toprağı beslemek ve güçlendirmek ilk kaygım olmaya başladı. Bir taraftan geçen yıllarda doğru dürüst iş yapmayan işçilere verdiğim parayla kaliteli toprak, törf, solucan gübresi filan alırım diye düşünüyorum. Diğer taraftan, her sorduğum kişi önerdiği için gene de doğal hayvan gübresi arıyorum. Bizim köy hayvancılık yapan bir köy hatta her iki komşumun da inekleri var. Daha önce koyun gübresinin, inek gübresine göre daha çok besin verdiğini öğrenmiş ve onu da denemiştik. Ancak koyun gübresi toprağı besliyor beslemesine ama inanılmaz derecede yabani ot çıkartıyor. Yani inek gübresini tercih ederim. Fışkının gübre olabilmesi için açık havada aylarca iyice kuruması gerekiyor.
İnek gübresini komşumuzdan alıyorduk, fakat her nedense iki yıldan beri vereceğim dediği halde bir türlü gübre vermiyor. Adama kızamıyorum bile, çünkü o kadar yalvarttı ama gübresini sakınıyor, buna karşın her sene çuvalla soğan, kilolarla sarımsak, sepetler dolusu nar getiriyor. Nasıl iştir çözemedim. Ya işten çıkarttığım eski bahçıvan köylüleri bize bahçe işi yapmasınlar diye örgütledi, ya da buraya dışarıdan gelenler hep hayvan gübresi kullanınca gübre kıymete bindi. Sebep nedir bilemiyorum ama köyün içinde yaşayıp da gübre bulamamak tuhaf bir durum.
Ben gene de kuyruğu aşağı indirmedim. Bu bahçeye hayvan gübresi bulacağım. Ziraat bankası müdürlüğünden emekli olan Arhavili bir arkadaşım var, ona havale ettim, komşu köylere de sorduruyorum. Bu arkadaşımın bir de at çiftliği olan tanıdığı var. Avrupa’da at gübresi de kullanılıyormuş, üstelik bu gübre zararlı böcek filan barındırmazmış diye duymuş. Geçen gün birlikte Lapseki’ye kadının at çiftliğine gittik. Gübre yığınını kürekleyip, çuvallara doldurduk, 5 çuval gübreyi arabamın arkasına atıp eve getirdim, şimdi kenarda iyice kuruyup olgunlaşmayı bekliyorlar. Bundan 10 sene önce böyle bir şey yapacağımı rüyamda görsem şaşırırdım.
Bahçe işlerine sardım ya burada şarapçılık oldukça önemli, hele bağ bozumları bütün Eylül ayını bir festivale çeviriyor. İki hafta sonu üst üste, hem bağbozumuna yardım etmeye, hem de bu bağlardan yapılan şarapların tadımı için Eceabat’a gittim. Eceabat’ta zaten bol miktarda bağ ve oldukça önemli şarap üreticileri vardı, son yıllarda bunlara çok lüks otelleri de olan iki üretici daha eklendi.
Defalarca söylediğim gibi paralel evrenlerde yaşıyorum. Audi Q5 lüks jipimle, bir gün 5 yıldızlı bir otelde şarap tadımına gidiyorum, ertesi gün at boku taşıyorum.
tadım yaptığımız oda
at çiftliği hem Lapsekiyi hem de karşı kıyıdaki Geliboluyu görüyor
Hayvan gubrelerini torbalarindan cikarmadan yagmur alacak bir yerde en az 1 yil bekletin. Aksi takdirde bahcenizi daha once gormediginiz otlar sarar. Ayrica, sigir ve keci-koyun diskilarinda yuksek oranda tuz var. Bahcenizin ucra bir kosesinde yagmur alacak sekilde bekletmeden kullanmayin. Tarim malzemesi satan yerlerde organik diye pellet seklinde fabrikasyon gubreler satiliyor. Onlar ogutulmus belediye copleri ile azicik hayvan gubresi karisimindan ibarettir. Iclerinde her turlu melanet mevcuttur.
Canakkale koprusu ve baglanti otoyollari Trakyayi mahfedecek. Yapilasma ve nufus artisi ile metropoller tureyecek, sanayilesme ve cevre kirliligi tarimi bitirecek. Kopru tam bir cevre cinayeti ama arazileri deger kazansin diye belediye baskani dahil herkes destekliyor ve seviniyor. Kopru acildiktan sonra feribotlar yasaklanirsa sasirmayin.
Çok teşekkür ederim, aynen dediğiniz gibi yapıyorum
Bu sitede cok faydali bilgiler var. Konulari her detayi ile harika anlatiyor. Bir inceleyin, isterseniz abone olursunuz. Yazari Avustralyada yasayan bir Yunanli. Muhtemelen tarim ve ekoloji alaninda egitimi var. Angelo Eliadis.
https://deepgreenpermaculture.com/contact-us/
Canakkale’nin iklimi solucan gubresi icin cok uygun olmali. Merak edersiniz onun linki de soyle :
https://deepgreenpermaculture.com/2014/09/23/worm-farming/
Selamlar.