Bu yıl kış sanırım biraz sert geçecek, çünkü çevredeki ağaçlarda ayvalar ve narlar hem çok bol, hem de erken olgunlaştılar.
Bizim bahçede ise durum biraz üzücü. Geçen Mart ayında ciddi derecede kar yağdı ve nar ağaçlarını özellikle genç olanlar soğuk yaktı. Bahçedeki narların hepsi yaz başında kurumuş gibiydiler, neyse ki yazın köklerinden yeniden büyüdüler, ancak bahçede hiç yıl nar yok, ama ayva bayağı bol.
Toprakla ticari amaç dışında uğraşmanın tuhaf bir tarafı var. Bir sebzenin ya da meyve ağacının o yıl ne kadar vereceğini, hatta verip vermeyeceğini kestirmek zor. Bir yıl bir ürün öteki yıl bir başka ürün bol oluyor, geçen sene çok olan bu sene hiç olmayabiliyor. O yılın hava sıcaklıkları, yağışlar ve kim bilir başka ne gibi koşullar durumu belirliyor.
Ayrıca bahçeye dikilen çoğu sebzenin hepsi bir anda olgunlaşıyor ve bir anda tüketemeyeceğin kadar çok ürünle karşı karşıya kalıyorsun. Tarım topluluklarında yiyeceğin bol zamanlarında, olmayan zamanlar için saklama yöntemlerinin bu denli gelişmiş olmasına hiç şaşmamalı.
Bu yıl ayva bol olunca ben de deneysel ayva marmelatları yaptım. Bunları ufak kavanozlara koyup hediye edeceğim.
Daha önce hiç ayva marmeladı yapmadığım için internetten daha önce denediğim tarifleri hep tutan bir siteden kısa sürede düdüklüde pişirilen bir ayva marmeladı tarifini aynen uyguladım.
Marmeladı yapmak için; düdüklü tencereye soyulmuş ve rendelenmiş 1 kg ayva, 1 kg şeker, 1 klasik su bardağı su ve bir koruyucu poşet içinde 15/20 adet ayva çekirdeği ve istediğim bir baharatı koydum. Düdüklü tencere sinyal verene kadar normal ateşte, sinyal verdikten sonra ise kısık ateşte 10 dakika daha pişirip ayvaların yumuşamasını sağladım.
Düdüklü tencerenin buharını çıkarıp kapağını açtıktan sonra içine dörtte bir limonu sıkıp, sıktığım limonu kabuğuyla reçele koydum. İçine bir tatlı kaşığı tereyağı ekledim (bunun görevi reçelin parlak olmasını sağlamakmış). Reçel fazla suyu buharlaşıp, kıvam alana kadar üzeri açık bir şekilde karıştırarak pişirmeye devam ettim.
Piştikten sonra içindeki limon dilimini, baharat ve çekirdek poşetini çıkarttım. Sıcakken, reçelleri kavanozlara doldurup, kapaklarını sıkıca kapattım ve kavanozları bir gece ters bir şekilde beklettim. Böylece karanlık bir alanda uzun süre bekleyebilecek reçellerim oldu.
Her reçelin hemen tadına bakmak ve kıvamından emin olmak için küçük bir kaseye örnek aldım, bu kadar kısa süre piştikleri halde gayet güzel pektin oluştu, marmelat iyice jölelendi.
Bu reçellerden birinde baharat olarak klasik ayva marmeladına koyulan tarçın ve karanfil var.
Diğer reçellerden bazılarının baharatları bahçemden; birinde 5 yaprak ıtır, birinde bir tatlı kaşığı lavanta var.
Bir reçele taze baş parmağın ilk boğumu büyüklüğünde taze zencefil, bir başka reçele de vanilya ( yarım vanilya fasulyesinin tohumları, toz değil) kattım.
Hepsinin üzerlerine içinde hangi baharatın ya da aromatik bitkinin olduğunu yazdım.
Hepsi ayrı ayrı çok farklı ve lezzetli oldu.
Ayvalari rendelemek yerine kucuk kucuk dogramak da iyi sonuc veriyor. Kisisel tercih, ben oylesini daha cok severim. Seker 1 kilo yerine 600 gram olursa meyvanin tadini bogmaz, ne receli yediginizi anlarsiniz, ama o zaman da kuflenmeye karsi recelin korunmasi zorlasir. Bunun icin az sekerli recelleri deep freeze de saklamak gerekiyor. Recellik ayvanin ozel secilmesi gerekiyor ama hangi tur ayvanin recele daha uygun oldugunu bilemem. Ayva cekirdegi ve tarcin disinda muhtelif exotic baharatlar ve aromatik bitkiler receldeki meyvanin tadini bozabilir. Yine de yenir ama yemeden once niyet etmek lazim. Mesela karanfil niyetine, lavanta niyetine, zerdecal niyetine, defne niyetine gibi, kimyon niyetine gibi 🙂 Mandalin recelini de denemenizi oneririm. Hem yapimi kolay hem de cok hosh bir sey.. Turunc receli de guzeldir ama yapimi pek zahmetli.