Artık iklim krizini beklemiyoruz, geçen yıldan beri direkt içine daldık. Son iki yıldan beri kış günlerinde havalar bir sıcak, bir soğuk, hele bu sene bir hafta yaz, bir hafta kutup soğukları gibi geçti. Yağmur yağdı sel oldu, rüzgar esti kasırga oldu. Yaz boyunca sıcaklardan orman yangını üzerine orman yangını çıktı. Geçen yıl ciddi kuraklık tehlikesi varken, bu yıl aşırı yağış oldu.
Şimdi de artık kış bitti derken Mart kapıdan baktırdı, kazma kürek yaktırdı. Kutuplardan gelen bir tuhaf dalga, bir hafta sonu boyunca bütün ülkeyi kar altında bıraktı. Bu önümüzdeki on gün içerisinde iki soğuk dalgası daha geliyormuş. Mart başında önümüzdeki sonbaharda da yetecek kadar yakıt aldığımı sanmıştım, bitti, bu gün yeniden ısmarladım. Nermin mikrop kapmayayım diye yıllardan beri paraya dokunmaz, herhalde her şeyi para karşılığında aldığımızı da unuttu. Özel tıp merkezine göz muayenesine gittik, para verdiğimiz için merkezi çok ayıpladı, bu gün de yakıtı parayla alacağımız için çok içerledi. Lidyalılardan beri mal ve hizmet alımlarında para kullanılıyor ama bizim yakıt bedava olmalıydı.
Geçtiğimiz Aybar denilen soğuk hava dalgası bizim köyde aşırı kar yağışına neden olmadı, ancak hayatımda hiç görmediğim şeylere şahit oldum. Günde birkaç kez en fazla 2-3 dakika süren kar, tipi derken ardından güneş çıktı. Eskiden güneşli havalarda yağmur yağdığı zaman şeytan düğün yapıyor derlerdi. Şimdi şeytan karlı düğün yaptı. Bakalım bu önümüzdeki soğuklarda neler göreceğiz.
Hava çok soğuk, toprak ise çok çamurlu, dolayısıyla Mart ayında bahçede yapılması gereken işler, bekliyor. Ramazanda nasıl bahçıvan çalıştıracağım diye kara kara düşünüyorum, adamcağız, merak etme doktor hanım, sağlık olsun, yaparız diyor ama ben oruçlu adamı çalıştıracağım diye çok dertleniyorum.
Çanakkale deniz zaferinin yıl dönümünde yani 18 Mart günü, köprümüz trafiğe açılacak. Bir hafta boyunca tek taraflı geçiş parasızmış. Ben de Gelibolu yarımadasında oturan Aysel teyzemi ziyaret edeyim diyorum. Bakalım. Bu önümüzdeki birkaç gün şehirdeki kalabalıktan, köy yollarındaki buzdan fırsat bulup da çarşıya çıkamam diye düşünüyorum. Zaten günlerden beri tepemizden helikopter sesi eksik olmuyor, açılış için devlet erkanı gelecek çünkü. Tam da köprünün açılacağı gün hava sıcaklığı 10 derece birden düşecekmiş.
Yani hem köprü açılışı olduğu için, hem de iklim krizinin bu denli görünür hale geldiği günler olduğu için tarihi günler yaşıyoruz. Bu yıl 18 Martta Gelibolu yarımadasının her iki ucunda da şenlik, tören var. Abide tarafında zafer kutlamaları yapılacak, Marmara girişinde ise köprü hizmete açılacak.
Çanakkale savaşında deniz harekatları çok önemli bir yer tutar. İtilaf devletleri önce kara savaşını pek düşünmemişlerdi, birleşik bir filo ile Çanakkale boğazını geçip, soluğu İstanbul’da alacaklarını sanıyorlardı. Bu amaçla 19 Şubat 1915’ten, 18 Mart 1915 tarihine kadar boğazda bir dizi deniz operasyonu düzenlediler. En büyük saldırı 18 Martta gerçekleşti fakat bu saldırı onlar için bir hezimet olduğundan karaya çıkartma yapmaya karar verildi. Bundan sonra denizdeki gemilerden Osmanlı tabyalarına topçu ateşi devam etse de asıl savaş karada devam etti.
Savaşın kaderini değiştiren en önemli anlardan biri şüphesiz 18 Mart günü kazanılmış zaferdir. Çanakkale boğazı kabaca 62 kilometre uzunluğunda 1,2/7 kilometre genişliğinde bir boğazdır. En dar noktası Çanakkale il merkezi ile Kilitbahir köyü arasındadır. Osmanlı ordusu, savaş öncesinde boğazı korumak için özellikle bu en dar bölgeye kıyıdan kıyıya birkaç hat boyunca mayın döşemişti. Bunun haricinde zaten boğaz boyunca karşılıklı yerleştirilmiş kaleler ve tabyalarla da koruma sağlanmaktaydı. Esasen Kepezden Nara burnuna kadar boğazın en dar bölgelerinde 9 sıra mayın hattı bulunmaktaydı.
İtilaf devletlerinin birleşik filosu Şubat ayından beri devam ettirdiği çeşitli geçiş girişimlerinden tatminkar bir sonuç alamamıştı, 18 Martta ise nihai hücumu yapmayı planlamışlardı. Bu aşamada önce mayın arama gemileri bölgeyi mayınlardan temizleyecek, daha sonra filo Marmara denizine doğru yol alacaktı. Osmanlıya ait tek bir savaş gemisi bile bu savaşa katılmamıştır.
O gün savaşın kaderini değiştiren şey ise Nusrat mayın gemisinin gece karanlık liman bölgesine kıyıya paralel olarak döşediği bir sıra mayındır. Bu mayın sırasının bir filoya bu kadar çok zarar vermesi ise bir tesadüf değildi, çünkü daha önce filonun boğazı geçme girişimlerinde gemilerin kıç taraflarını karanlık limana vererek boğazdan çıktıklarını gözlemlemişlerdi. İşte bu gözlem sayesinde tam olarak nereye mayın döşemeleri gerektiğini biliyorlardı. Sonuç olarak o savaşı kahraman askerlerin üstün zeka ve gayreti kazanmıştır, mucize olan taraf bu kadar az bir imkanla, bu sonucu almış olmaktır. O gün ittifak devletlerin donanmasından Irresistable, Ocean, Bouvet zırhlıları batmış, Inflexible, Agamemnon, Goulois ve Souffren de ağır hasar almıştır. Batan gemilerde 44 top kaybedilmiş ve 800 gemici ölmüştür. Bu harekat sırasında Türkler 79 şehit ve yaralı, Almanlar da 18 ölü ve yaralı vermiştir.
Bu günün sonunda, itilaf devletleri artık boğazı deniz yoluyla geçemeyeceklerini anlayıp, karaya çıkma kararı aldılar. Birinci cihan harbinin en önemli cephelerinden biri itilaf devletlerinin yenilgisiyle başlamıştır, aslında bütün savaş boyunca yaptıkları en başarılı iş yarımadayı boşaltma hareketidir. Kendi fikrimce bu savaşta itilaf devletlerinin ciddi yönetim hataları olmuştur, komutan Gökçeada’nın arkasındaki gemiden bu cehennemi okumayı başaramamıştır.
Gelibolu yarımadasının Marmara denizi girişinde Gelibolu ve Lapseki ilçeleri arasında bir asma köprü yapıldı. Yapım aşamasında bölgedeki çok önemli tarihi sit alanları ve fay hatları dolayısıyla köprünü yeri bir hayli zor belirlendi. Şu anda 2 kilometreden uzun orta açıklığı ile dünyanın en uzun asma köprüsü unvanını taşıyor. Köprümüzün adı 1915 Çanakkale köprüsü, mimarisinde Çanakkale savaşlarına atıfta bulunan ögeler de var.
Bu güne kadar Çanakkale boğazının iki yakasına geçiş sadece feribotlar vasıtası ile sağlanıyordu. Özellikle yaz aylarında ve Çanakkale savaşı için özel günlerde karşıya geçmek için saatlerce sıra bekliyor, sırf bu yüzden karşıya geçişlerimizi kısıtlı yapıyorduk. Şimdi karayolu alternatifimiz var, ama bu pahalılıkta geçmek gene de zor görünüyor.
Bu Cuma günü umarım açık havada açılış yapılacak. Birkaç günden beri İspanyadan gelen toz bulutundan göz gözü görmüyor, umarım yarın en azından hava gösterisini izleme şansımız olur. Trafiğe kapatılacak yollar olacağı için hiç dışarı çıkma niyetinde değilim, bizim evden köprü görünüyor, yani köyden izleyeceğim.
Kardeşim Ayşenur,
Aklına, ellerine sağlık. Günümüzü ne güzel aktardın.
Ayşegül Hocam, çok stratejik bir noktaya yerleşmissin. Ben Ayvalığa hep Osmangazi tarafından gidiyordum. Bu sene köprüyü görmek ve katkı payımızı ödemek için o taraftan gidebilirim. Fakat çok farketmiyor herhalükarda o katkıyı ödüyoruz. Hani bir Çin atasözü vardır; “Ne kadar dönersen dön popon hep arkadadır” diye. İki haftadır Antalyadayız hava çok soğuk ve poyraz üşütüyor.unutulmaz bir kış yaşıyoruz. Çok güzel bilgiler verdin. Teşekkürler ve selamlar.