Bu yıl Mart ayı normal başladı, ortalarda bir yerde içine kutup kaçtı, ardından mis gibi ilkbahar bastırdı. Mart başında bademler bembeyaz çiçekliydi, çok şükür ki geçen yıl gibi zirai don yemeden yapraklanmaya başladılar, şimdi de şeftaliler pespembe çiçek açtı, yamaçlar boydan boya pembeye boyandı. Yerler anemonlar, çiğdemler, çeşit çeşit yabani çiçeklerle doldu. Zaten bütün yılda en sevdiğim aylar; eylül ve ekim ayları, ardından da nisan ve mayıs aylarıdır.
Bu ilkbahar da bir garip diyebilirim, bir ilkbahar, bir sonbahar havası yapıyor. Mesela bu hafta sonu hep güneş olacak ama benim adalar gene görünmeye başladı, bu da önümüzdeki hafta hava bozacak anlamına geliyor (meteorolojik tahminler de bu yönde). Bu güzel havalardan istifade etmek için, çevredeki ormanlarda yürüyüşler yapıyorum.
Köyün çevresinde pek çok keşif gezileri de yapıyorum, ama tercih ettiğim birkaç güzergah var. Bu yıl en çok yürüdüğüm yol evden çıkıp, yokuş yukarı Yukarıokçular köyüne ve bu köyün son evinin önüne kadar yürümek (gidiş, dönüş 6 km) . Son günlerde bu son evin kenarından orman yoluna dalıp, tepenin etrafını dolaşarak yoluma 1,5/2 km daha katıyorum. Böyle yapınca bu köy bir tepe silsilesinin sırtında kurulu olduğu için, tepenin diğer tarafından başka bir vadiyi de görmüş oluyorum. Zaten bu köyün manzarası bizim köyden bile daha güzel. Şimdilik kuş sesleri eşliğinde geziyorum, yakında sürüngenler çıkmaya başlar bu kadar serbest gezemem. Gerçekten hava, orman, çiçek, böcek, kuş cıvıltısı, boğaz manzarası derken insan kendini bambaşka bir alemde buluyor.
Spor salonunda yürüyüş bandında yürürken aklıma her türlü düşünce gelirken, doğada yürürken istesem bile gam çekemiyorum. Muhtemelen bedenin zekası, düşmeyeyim, saldırıya uğramayayım, tehlike varsa fark edeyim, kısaca kendimi koruyayım diye, istesen de istemesen de; ayağını bastığın yerin, bir sonraki adımı atacağın yerin, etrafındaki bitkilerin hayvanların farkına varmanı sağlıyor. Bu farkındalıkla zihin içinde yaşadığın anda kalıyor, ne eskilerden bir düşünce ne de geleceğe dair bir plan yapmak mümkün olmuyor. Bence salonda yapılan sporlarla, doğada yapılanlar çok farklı. Doğa yürüyüşü bir meditasyon şekli.
Havalar ve köy hayatı artık dışarıda yaşamayı gerektiriyor, zaten bahçede Mart ayında yapmamız gereken bir sürü iş hava muhalefeti dolayısıyla bu aya sarktı. Kendim yapamadığım bahçıvana yaptırdığım bazı işler var; bu mevsimde çapa yapma, ağaç budama ve ağaçları ilaçlama işleri vardı, şükür bunlar bitti. Elbette, bütün ilaçları organik kullanıyorum. Bu mevsimde ağaçlara gülleci bulamacı ve bordo bulamacı atıyoruz, ağaçlarımda çinko eksikliği olduğundan çinko da attık.
Önümüzdeki günlerde taze baharatlar ve yaz sebzeleri için bahçeyi hazırlamamız lazım. Bu bayağı ciddi bir iş, hayli emek ve planlama gerektiriyor. Önce alanı çapalatıp, toprağın havalanmasını sağladık. Sonra sucuları çağırdık, damla sulama borularından bozulanlar değiştirildi, sulama delikleri kontrol edildi. Bundan sonra boruların döşeneceği yerler tekrar kazılacak, organik gübre ve gülleci bulamacı koyup toprakla iyice karıştırılacak, iyice inceltilmiş ve gübrelenmiş toprakla fide tarhlarını hazırlanacak, sonra bu tarhların üzerine damla sulama borularını döşenip, üzerlerini naylonla kapatılacak. Ancak bundan sonra su borularının deliklerine denk getirerek, naylonu delip fideleri dikeceğiz.
Bu malç (toprağı kapatmak) usulünü ilk kez deneyeceğim, böylece yabani ot mücadelesinde bir adım önce olacağız ve daha az su kullanacağız. Üstelik kış sebze bahçemiz için de tecrübe kazanmış olacağız.
Fidelerin bir kısmını kendimiz tohumdan yetiştiriyoruz, bir kısmını ise Lapseki ya da Çanakkale’den alıyoruz. Tohumları ya kendi ürünlerimizden hazırlıyoruz, ya da komşudan, arkadaşlarımızdan alıyoruz, ancak çok azı hazır tohum kullanıyoruz. Bu yıl Çanakkale belediyesinin tohum bankasından da atalık tohumlar aldım. Yani tohumlarımızın yüzde doksan beşi yerli tohum, ancak bazı özendiğimiz mesela yaban turpu gibi birkaç hazır tohumu da kullanıyoruz. Eğer fide şeklinde alacaksak, onları da mümkün olduğu kadar yerli fideleri tercih ediyoruz, ancak mesela salçalık biber gibi bazı ürünlerde hibrit tohumdan elde edilmiş fideleri kullanıyoruz.
Bahçemizden ne beklememiz gerektiğini yavaş yavaş öğrenmeye başlıyoruz. Bazı ürünler çok iyi yetişiyor, bazıları hiç yetişmiyor, bazıları ise özel bakım gerektiriyor. Bir de, bazı yıllar çok iyi olup, bazı yıllar hiç vermeyenler oluyor. Bal kabağı, kavun, karpuz gibi ürünler bazı yıllar hiç vermiyor, bazı yıllar çok başarılı.
Geçen yıl hibrit fidelerinden mor ve tombul patlıcanlar hiç iyi olmadı, buna karşılık yerli fide alacalı patlıcanlar çok iyiydi. Bu yıl sadece alaca patlıcan tohumlarından fide yapmaya çalışıyoruz. Geçen yıl kendi köyümüzün atalık patlıcanını çok beğendik, komşumdan, bu yıl patlıcan tohumu yapmayı öğreneceğim.
Diğer birçok üründen tohum yapmayı biliyoruz, bazı ürünler için ise tohum almaya bile uğraşmıyoruz, bazı bitkileri tohuma bırakıp, kendi kendine tozuşmasını sağlıyoruz. Kıvırcık marul, turp, dereotu, kişniş hatta rezene artık bahçenin doğal florası gibi oldu.
Nermin bir çok tohumu viyollere dikti, yakında fideler baş gösterirler. Burada fide dikme zamanı 23 Nisandan, Mayısın ortasına kadar devam ediyor. Mart ayında biraz geride kalmıştık, ancak 2 haftalık sıkı çalışmayla işler yetişti.
Bu gün nanelere ve sarıcı kekiklere bakım verdim, bitkileri seyrettim, köklerine çapa yaptım, aralarındaki yaban otlarını temizledim, topraklarını gübreledim, suladım. Nane sadece güneşli havada büyüyünce güzel kokar, bu nedenle naneleri köklerine yakın kesip attım. Bunlar da boşa gitmeyecek, bahçenin farklı bir yerinde çürüyüp, toprağa gübre olacak. Kekiklere ise çok daha haşin bir şefkat gösterdim, alanın büyük kısmını derince kazıp, kurumuş kökleri söktüm, canlı kısımlara bolca bakım ve kolayca yayılabilmeleri için taze havalandırılmış, gübrelenmiş alanlar verdim. Daha ne olsun. Kaldırdığım köklerde bir sürü taze dal da vardı, yıkayıp kurutmak üzere balkonun gölgelik bir yerine serdik.
Bahçede köstebek var, kış sebzelerine bir hayli zarar verdi. Köstebekle mücadele için cam kırığından, eşek bokuna, tuzlu balıktan, tüfekle vurmaya kadar çeşitli öneriler var. Ne yapmalıyım bilemiyorum, ama araştıracağım, önerilere açığım.
Kök sebze alanı, havuçlar seyreltilecek