Daily Archives: 12 Mayıs 2022

YAZLIK SEBZE BAHÇESİ HAZIRLIKLARI, DİKİMİ, BU YIL İLK KEZ DENEDİĞİMİZ MALÇ YÖNTEMİ

Sebze bahçesini evin arkasında bahçenin oldukça düz olduğu tek alanda yapıyoruz. Bu kısım sanırım 400 metrekare filan gibidir, ortasında köye doğru giden beton bir yol var. Bu yolun bir tarafına bir kaç meyve ağacı dikmiştik, yolun diğer tarafında ise yolun kenarı boyunca birkaç asma dikili, arkada kalan 150 metrekare gibi bir alanı ise sebzeler için hazırlıyoruz. Geçen yıla kadar bu kısım Nermin’in ilgilendiği alandı. Geçen yaz bu alanın en ucuna kök sebze bahçesi yaptırdım, yabani ot mücadelesini ben yaptım, asmalarla da ben ilgilendim. Üzümlerden ve havuçlardan aldığım cesaretle kışın meyve fidanlarının altına bakla, pırasa, karnabahar, soğan gibi kış sebzeleri diktim. Köstebeğin sarımsaklarıma verdiği zarar haricinde bir hayli başarılı olduğum için bu sene yaz bahçesiyle de kendim ilgilenmeye karar verdim.

Sebze bahçesinin toprağını hazırlamak bir önceki sene bostanı tamamen kaldırdığın zamanda başlıyor. Sonbaharda bu bölgeyi iyice çapalayıp, kış boyunca toprağın havalanmasını sağlamak gerekiyor. Kışın bu alanı boş bıraktım, sadece bahçeden çıkan otları ufak yığınlar halinde kurutup, yaktım.

Bu kış çok yağmur yağdığı için bahçenin her alanında olduğu gibi bu alanda da oldukça fazla yabani ot çıkmıştı. Ramazandan önce bu alanı yeniden  makine ile çapalattırdım. Otlar ve küller iyice toprağa karıştı. Toprak bir kez daha havalandı. Damla sulamanın boruları kontrol edildi, hasarlı olanlar tamir edildi. Ramazanda tekrar çapa yapıldı, toprak iyice ufalandı, küreklerle sebzelerin dikileceği tarhlar yükseltildi, tarhların tepe noktalarından geçecek şekilde sulama boruları serildi. Bundan sonra iş başa düştü; tarhların üzerine gübre, leonardit ve gülleci bulamacı döktüm.

Bu yıl bahçeyi daha geniş tuttuk, tarhların arasında en az üçer metre mesafe var. Bu genişliğin avantajları olacak diye düşünüyorum, bitkiler birbirlerinin gölgesinde kalmayacak, aynı sebzenin farklı cinslerinin birbiri ile tozlaşmasını engellemiş olacağız, dejavantajı ise daha büyük bir alanda yabani ot mücadelesi yapmak gerekecek. Bu yaz yabani otlarla o kadar uzun süre harcamak istemiyorum, ilk kez malç yöntemi deneyeceğiz. Sebze tarhlarını siyah naylonlarla kapatacağız, güneş ışığından mahrum kalan yabani otlar bitmeyecek, toprak bütün gücüyle sebzeleri besleyecek, su kaybı ( buharlaşma) daha az olacak, deneyip göreceğiz. Gidip bir top siyah naylon aldım, tarhların boylarına ve sayısına göre kestim.

Bu arada havalar oldukça soğuk gittiği için dikme işlemini iyice geciktirdik. Normalde bizim köyde 23 Nisan ile Hıdrellez arasında dikimler başlayabilir ama bu yıl Mayıs ortasında dikime başladık. Hatta bazı fideler muhtemelen Haziran başını bekleyecek.

Hem Çanakkale’den hem de Lapseki’den domates, biber, patlıcan, kabak, salatalık yerli çeşitlerden bir sürü fide aldık. Böyle yazınca pek az çeşit varmış gibi görünüyor, ama mesela kıl biber, köy biberi, çarliston biber, dolmalık biber, kapya biber, acı biber gibi çeşitleri var. Keza patlıcan, domates her birinden birkaç çeşit var. Tabii bir sürü de Nermin’in tohumdan hazırladığı fideler var. Ayrıca bahçenin çeşitli yerlerinde bal kabağı, domates, kavun gibi fideler belirmeye başladı. Bahçenin çeşitli yerlerinde kendiliğinden çıkan fideleri eğer yerleri uygun ise orada bakmaya çalışıyoruz, değilse kendi hallerine bırakıyoruz. Bu yıl çeri domates dikmedik, çünkü zaten bu kendiliğinden çıkan domateslerin çoğu çeri domates. Son olarak komşu kadının bütün tohumları atalık olduğundan birkaç perese (burada fideye perese diyorlar) de ondan kapabilirsem çok iyi olacak.

Bu yıl ilk defa naylon serdiğimiz için bir hayli acemilik çektik, gerçekten en kolay nasıl yapabileceğimizi düşünmek için bayağı zihinsel mesai harcadım. Damla sulama boruları 30 cm aralıklarla küçük delikleri olan borular, bu tali borular, su deposundan gelen bir ana boruya musluklu bir cıvata ile bağlanıyorlar. Böylece siz isterseniz bütün borulara su veriyorsunuz, isterseniz bazı boruları kapatıp o sıralara su vermeyebiliyorsunuz. Boruların delikleri minicik olduğu için damla damla su akıyor. Bu sistem İsrail’de bir Kibbutzda ( bir nevi komünist rejimle idare edilen çiftlikler, Yahudiler önce Filistin’den para ile toprak satın alarak bu çiftlikleri kurmuş ve zamanla ülkeyi ele geçirmişler) keşfedilmiş, vaktiyle bu kibutzu gezmiştim.

Malçlama yöntemi ise sebzeleri diktiğiniz toprağı talaş, naylon gibi bir malzeme ile kaplama yöntemidir. Bu yöntemle hem bitkinin kökleri daha sıcak tutulur, hem su buharlaşması azaltılır, hem de yabani otların önüne geçilir. Nermin bu yöntemi bilmediği ve hiçbir konuda konfor alanının dışına çıkmadığı için bir türlü yapamamıştık, bu sene işi ben ele alınca yapmaya karar verdim.

İlk sırayı dikerken biraz acemilik çeksek de kolayca başardık. Sadece dikim işlemi biraz daha uzun sürdü hepsi o kadar. Umarım bu yöntem söylendiği kadar işe yarar, sırf yabani ot çıkmasını engellese o kadar bile yeter. Bu yöntem anlaşılan bizim köyde ilk kez kullanılıyor, komşular başımıza dikildiler ne yaptığımızı öğrenmek istediler. Umarım sevgili bahçem göze gelmez.

Tabii sebzeler dikilirken dikkat ettiğimiz bazı noktalar oluyor. Mesela domates gibi toprağı çok sömüren sebzeleri her sene farklı yere dikiyoruz. Bu seneye kadar domatesler seraya yakın tarhlara dikildiler, bu yıl seradan en uzak alana onları diktik. Aslında diğer sebzelerin yerlerini de mümkün oldu kadar değiştiriyoruz. Bir başka dikkat ettiğimiz nokta ise her sebze tarhına ara sıra birkaç adet fesleğen, reyhan gibi kokulu bir ot dikmek, bu sayede hem güzel kokulu bitkileri üretmiş oluyoruz hem de arıları sebzelere çekip, güzel koku sevmeyen bazı haşaratı uzaklaştırmayı umuyoruz. Bir başka önemli şey de hiçbir zaman acı biberi diğerlerinin yakınına dikmemek gerekiyor, yoksa tatlı biberleri de acılaştırıyor. Aynı sebzenin farklı türlerini de yan yana dikmemek gerekiyor, tozlaşıp tamamen farklı bir tür ortaya çıkartabiliyorlar.

Bu yıl yeniden denediğimiz bir tür de benim lotus dediğim, daha önce başarılı olamadığımız enginar fideleri oldu. Nermin onları tohumdan yetiştirdi, ama bence toprağa birbirine çok yakın olacak şekilde dikti. Enginar nasıl olsa ancak iki yılda büyüyen bir bitki, Nermin’in diktiği bütün enginarlar canlı kalırsa seneye seyreltmek için bazılarını taşımak gerekecek gibi görünüyor. Bunlar da başarısız olursa bir daha denemeyeceğim.

Bu arada evde ciddi bir gübre kriz yaşadım. İki yıldan beri bir gübre bulmakta sorun yaşıyorum, döne döne gübre arıyorum, çevredeki bütün gübre yığınlarını ezberledim . Kimi veririm deyip kendi kullanıyor, kimi ağırlığınca para istiyor. Çanakkale pazarına fideleri almak için bizim kızlar gitmişlerdi, Sarıcaeli köyünden bir kadınla tanışmışlar, kadın kendi hayvanlarının gübresinden alabileceğimizi söylemiş. Köylerinde üniversitenin bir kampüsü var, oraya yakın bir yere yığdım, istediğiniz kadar alın, hatta yeter ki alın, para mara da istemem demiş.  Tabii gübre bulundu diye önce çok sevindim, fakat bizim kızlar kadının ne adını ne telefonunu almamışlar. Şimdi Sarıcaeli köyünden büyük göbekli kadını nasıl bulayım da gübreyi alayım hiçbir fikrim yok. Vallahi sinirimden ağlayasım geldi. Hayvan tersi için bu kadar zihinsel, fiziksel ve duygusal emek harcayacağım aklımın ucundan geçmezdi.

Bu aylarda bahçede işler oldukça fazla oluyor, elbette ağaçlara da bakım verildi, bahçede yaptığım ve yapmayı planladığım bazı projeler de var, ama onları artık sonbaharda yazarım, bu kadar üst üste bahçe yeter.

Bahçıvan
Ben
Show Buttons
Hide Buttons