Bir tatil yaptım ya resmen burnumdan geldi. Yoga tatilini, hem rahatsızlanmam ve hem de arabamın durduk yerde aldığı hasar nedeniyle moral bozukluğuyla erkenden kestim. Günlerce, hem de evde ustalar olduğu için 2 farklı arabaya en çok ihtiyaç duyduğumuz bir zamanda aracım tamirdeydi.
Ev resmen panayır yeri gibi, bir yandan evin içinde boya yapılıyor, diğer taraftan daha ufak tefek bir sürü iş için ustanın biri geliyor, diğeri gidiyor. Şu anda resmen kendi evimin içinde göçebe yaşıyorum, bir gece balkondaki kanepede bile yattım. Daha ev yeni, normalde birkaç yıl daha idare edebilirdi, ancak bazı sebeplerden boya çabuk bozuldu. Bunlardan birincisi evi o kadar kuvvetli yaptırmışız ki, hiç nefes alamıyor, bazı yerlerde küflenmeler oldu. geçen sene bir havalandırma bacası yaptırmıştık, bir hayli faydası oldu, ancak üst kattaki banyoda hala nem problemi var, bu yıl oraya ayrıca bir havalandırma deliği açılması lazımdı. Daha da önemli bir sebep, alt katın bazı yerlerinde (kalorifer odası olarak planlanıp, bana çalışma odası yapıldı) ve garajda mantolama yapılmamış, bu da alt katın ısınmasını oldukça zora sokuyor. Geçen yıl hiç sevmediğim dış cephe boyasını yeniletmiştim, o sırada salgın çok artmış durumdaydı, evin içini bu yıla bırakmıştım. Bu yıl gene salgın var, ama daha fazla bekleyemeyeceğim.
Müstakil ev olduğu için her yaz kışa hazırlık yapılası gereken çok iş oluyor, bu sene kalorifer peteklerinin içleri temizlendi. Bir odadan ustalar çıkınca karınca gibi oraya dalıp temizlik yapıyoruz, dolap içleri, perdeler derken perişan halim var. Mantolama işi olduğundan sanırım ustaların işleri bir haftadan erken bitmez. Bir sürü kullanılmayan, bozulmuş eşya, giymediğimiz elbiseler filan var, onları da ayıklayıp, geri dönüşüme vereceğiz.
Tabii bu arada bahçenin işleri de son hız devam ediyor, bu yıl naylonla malç yapmıştık, maalesef zararlı bitkiler için sera vazifesi gördüğü için onlardan acilen kurtulmamız gerekti. Birkaç ağaç kurumuştu, onlar kesildiler. Bu yıl yeterli gübre verememiştik, bahçede pek verim yok, gene de her gün bir şeyler hasat ediyoruz, ufak tefek turşular, soslar yapmaya başladım.
Uzun sözün kısası bu günlerde (ne yürüyüş yapıyorum ne de spor ama) en yoğun hissiyatım yorgunluk, sabahları belim tutulmuş kalkıyorum, akşamları ise bacaklarım zonkluyor. Sırf sonunda ev tertemiz olacak diye kendimi avutuyorum.
Asıl dişimi sıkmaktan çenemi ağrıttığım stresi ise bayramdan önce henüz ustalar gelmeden yaşadım.
Anlaşılan benim hayvandan yana şansım yok. Daha önce bizi sahiplenen kedi (Masti) kendiliğinden kayıplara karıştı, bir sokak köpeği sahiplendim (Pırtık) onu da kaybettim. Geçen yıl bahçeye sansar yuva yapınca bahçede bakmak için yeni bir köpek almak için bizim kızları da ikna ettim. İlk köpeğime büyükçe bir kafes yaptırmıştık, ama köpeklerin esaret altında yaşamaları hiç iyi değil, hayvanı gezmeye çıkardığım zaman enerjisini atamıyordu, biraz büyüdükten sonra beni çok sık düşürmeye başlamıştı. Bu sefer köpeğe bahçenin bir bölümünü ayırmaya karar verdim, bu kısımda serbestçe gezsin, hayvanı her gün 2 kere benim çıkarmam gerekmesin diye sebze bahçesini köpeğin giremeyeceği şekilde tellerle tamamen ayırdım.
İlk istediğim bir akbaş almaktı, Karacabey’de devlet üretim çiftliği varmış, anlaşılan köpek alabilmek için araya torpil koymak gerekiyor, bir türlü alamadım. Ben de çevreden bir köpek almaya karar verdim, bir arkadaşım bana tanıdığı bir çobanın köpeğinin yeni doğmuş yavrularından birini ayarladı. Yoga tatiline gitmeden tam da gün dönümünde gidip hayvanı gördüm, çok şen ve insana yakın bir yavruydu, belli ki koçman olacaktı. Henüz 40 günlük olduğu için biraz daha anne sütü alsın diye bıraktım. Aslında ilk planda ben bayramdan hemen önce dönecektim, bayram günlerinde ise çoban, kurban kesimi de yaptığı için meşgul olacağı için bayram sonrasında almak üzere sözleşmiştik. Yoga tatilinde hiç keyfim olmadığı için erkenden döndüm, ben de hayvanı bayramdan önce aldım. Köpeği ilk gördüğüm gün wiccan inancına göre Litha bayramı olduğundan ismini Litha koydum.
Gittiğimde çoban ‘seninki bugün hep gizleniyor, galiba biraz hasta’ dedi, fakat ben hayvancığı aldığımda boynunda neredeyse portakal büyüklüğünde bir apse vardı, üstelik bir noktadan dışarıya sızıyordu. Köpeği kaptığım gibi soluğu veterinerde aldım. Antibiyotik ve lokal bakım önerdi, 5 gün enjeksiyon yaptım ama apse sadece biraz küçüldü. Bu sefer bir arkadaşımın önerdiği başka bir veterinere gittim. Röntgen çekti ve bana bacak eklemine ya da mediastene (kalbin ve büyük damarların içinde bulunduğu, akciğerler arasındaki alan) açılabilecek bir yerde olduğunu söyledi. Bu kez iki antibiyotik ve apsenin açılan yerinden içeriyi yıkadığım daha zorlu bir pansuman önerdi. Bundan sonra Lithaya işkence günlerim başladı, günde 2 kez ağzını zorla açıp boğazından içeri hap tıkıştırıyor, apseyi sıkıyor, içini enjektörle temizliyordum.
Hayvancık artık, internette gördüğüm, istisar edilip, duvara bakan köpeklere dönmüştü. Onun bu halini o kadar sıkıntı yaptım ki, gece dişimi sıkmaktan çene eklemim ağrıyordu, hem de çiğneyemeyecek kadar. Zaten ömrüm boyunca gece diş gıcırdatmışımdır, şimdi emeklilikte artık bu dertten kurtuldum derken, Lithaya yaptıklarımdan dolayı bir hafta boyunca bu eski derdim depreşti.
Hayvancığın boğazında birden çok ısırık ve birden çok apse varmış, çünkü başka noktalar da delindi ve buralardan farklı vasıfta iltihap aktı. Son gün apsesi bayağı küçülmüş ve akıntısı iyice azalmıştı. Ama bana daha hasta görünüyordu, iştahı azaldı, pek yürümek istemiyordu. Sonra da sanırım apselerden biri mediastene ya da akciğere açıldı, çok ciddi solunum sıkıntısı gelişti. Veterinere gitmeye fırsat kalmadı.
İki gün kendime gelemedim, ya ilk gördüğüm zaman alsaydım, büyük köpekler buncağızı boğmayacaktı, ya da bari bayram sonunu bekleseydim, hayvancık hiç işkence görmeden ölüp gidecekti. Her şey olacağına varır, geriye dönüp bakınca keşke demenin hiçbir anlamı yok onu da biliyorum.
Bana hayvan bakmak yaramıyor, hangisini tutsam elimde kaldı.
Bu arada köylerde boyunlarında çivili tasmalar olan çoban köpekleri görürseniz, sizi korkutmak için değil, hayvanı korumak için, çünkü kurtlar ve köpekler dövüşürken boğazını rakibine kaptıran hayvan ölüyor.