Daily Archives: 29 Temmuz 2022

GÖĞE BAKAN KOCA KARI; AĞUSTOS 2022

Ağustos ayı adını bir Roma imparatoru olan Augustus’tan almıştır. Augue kelimesi Latincede, “artmak, büyümek, yücelmek” anlamına gelmektedir,  Türkçeye de Latinceden geçmiştir; aslında Türkçede bu aya “Harman ayı” denir. Hem yaz sebzelerinin büyüdüğü, hem de hasat edildiği zaman olması dolayısıyla her iki isim de ayın anlamına uygun düşmektedir. Yılın en az yağışlı ve en sıcak zamanları olduğu ve bitkiler sararmaya başladığı için içinde sarı ya da sıcak olan herhangi bir kelime de uygun düşerdi. Karadeniz ise bambaşka bir hikaye; bazı yıllar aşırı yağışlar olur, güneş yüzü görmeden Ağustos biter, bu nedenle ağustos ayı ‘çürük ayı’ olarak bilinir.

Eskiden eyyam-ı bahur diye isimlendirilen, yılın en sıcak günleri Ağustos ayının ilk haftasına karşılık gelir,  anneannem bu zamanlarda ıslak ten üzerine sıcak rüzgar değerse vitiligo olacağına inanırdı. Bu zamanda güneş çarpması açısından da dikkatli olunması gerekmektedir, gerçi bu sene yılın en sıcak haftası temmuzun son haftası olacak gibi tahminler yapılıyor. Bakalım yaşayıp göreceğiz.

Ağustos ayının yarısı yaz, yarısı güz diye bir atasözü de vardır, gerçekten de ayın ortasından itibaren rüzgar esmeye başlar ve ayın 23ü civarında sıcak rüzgarların sonuncusunun da estiğini, bundan sonra artık sonbahar havasının kendini belli etmeye başlayacağı düşünülür.

Bu yıl ayın 12sinde saat  04:35 de Oğlak burcunda Dolunay, 27 sinde saat 11:16 de  Başak burcunda Yeniay gerçekleşecek. Temmuz ayının 30unda başlayan Muharrem ayı 27 ağustosa kadar devam edecek, 28inde Sefer ayı başlayacak.  Muharrem ayı bilindiği gibi Aleviler için oruç ayıdır, Ağustos’un 8’i ise bu oruçla ilgili olmasına karşılık herkes tarafından kabul gören aşure günüdür.

Temmuz ortasından eylül başına kadar devam eden ve kuzey doğu yönünden (Perseus (kahraman) takımyıldızının olduğu bölgeden) çıkar gibi görünen Perseus yıldız yağmuru en iyi 11-12 Ağustos gecesi görünür. Bu yıldız yağmuru; 26 km çapa sahip ve güneş çevresindeki tutunu 133 yılda tamamlayan, 109P/Swift-Tuttle kuyruklu yıldızının yörüngesinin dünya yörüngesine değdiği için görülmektedir. Ne yazık ki saatte 100 civarı yıldız kayması gözlemlenebilen yılın en görkemli yıldız yağmuru bu yıl dolunay zamanına geleceği için pek güzel gözlenmeyecek.

Bu ay astrolojik olarak Jüpiter, Satürn, Neptün ve Plüton retro harekette olacaklar. Jüpiter (şans, büyüme) ve Satürn (zaman, inşa etme) mesleki gezegenlerdir, Neptün akıl karıştırıcı ve ilham verici, Plüton ise dönüştürücü ve yok edici gezegen olarak tanımlanır. Hepsinin tersine hareketi hiç de hayra alamet gibi görünmüyor. Bakalım daha neler göreceğiz.

Bu yıl 30 Ağustos Zafer Bayramının yüzüncü yıl dönümüdür. Bundan 100 sene önce, 1922 yılında 26-30 Ağustos tarihleri arasında, Atatürkün, bir ülke kurma hayallerine inanan kahraman yıldızlar  Afyon Kocatepe’den, Kütahya Dumlupınar’a doğru aktılar. Bu an Nazım Hikmet’in unutulmaz şiiri ve simgeleşmiş resmini çeken Ehem Tem’ın fotoğrafı çekme anısı ile bitirmek istiyorum.

NAZIM HİKMET (KUVAYI MİLLİYE DESTANI)

Dağlarda tek
tek
ateşler yanıyordu
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar: “Üç” dediler,
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun basına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
İnce, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon ovasına atlayacaktı.

 Etem Tem, fotoğrafı nasıl çektiğini,  1960 yılında Fikret Otyam ile yaptığı söyleşide anlatmıştı: “O sabah Kocatepe’de bulunuyorduk. Taarruz, şafak vakti saat beşte başlamıştı. Mustafa Kemal Paşa, günler ve geceler süren yorgunluğuna rağmen ayakta, vaziyeti adım adım takip ediyor, direktifler veriyordu.Bir ara kumandanlardan ayrıldı. Tek başına, kayalıklar arasında dalgın ve düşünceli dolaşmaya başladı. Zaman zaman sahra dürbünleriyle düşman cephesine bakıyordu…Bir aralık o kayalık tepenin ucuna geldi. Hafifçe eğilmişti. Başparmağı dudaklarının arasındaydı… Hemen objektifimi çevirdim, adeta nefes almayacak kadar bir sessizlik içinde deklanşöre bastım, resmini çektim. Saat 11’di… O gün 7×11 boyunda sekiz on rulo film çektim. Birkaç tane 10×15 cam…Vakit yoktu. Ahır bozması bir yerde birkaç film yıkadım. Fotoğraflar birbirinden güzeldi. Hemen dört tane yaptım, ertesi sabah götürdüm. İçeri aldılar.Gazi, fotoğrafları aldı, baktı. Parmaklarını fotoğrafların üzerinde gezdirdi ve çekti: “Çok güzel, ” dedi.

Bu resmin aslı böyledir, her zaman olduğu gibi kalabalıkta tek başına ve düşünceler içinde
Show Buttons
Hide Buttons