Bu mevsim yeşil bakla, bezelye ve sultani bezelyelerin hasat zamanı, hasat işimi tamamladım. Bu sene baklayı zeytinlikte zeytin ağaçlarının altına, toprağı azotlamak için serpmiştim, ancak nedense pek verimli olmadılar, evin arkasındaki bahçede kendiliğinden çıkan 5 adet bakladan defalarca topladım, çeşitli yemekler yaptım. Kalan baklalar ve bezelyeler tane yapınca hasat edip, buzluğa attım. Bitkileri ise gübre olması için toprağın üzerine serdim. Şimdi sadece sultani bezelyelerden tohumluk ayırdığım bitkilerin kurumalarını bekliyorum. Bakla ve taneli bezelyenin tohumlarını çarşıdan alıyorum, sultani bezelye burada bilinmediği için onun tohumlarını kendim yapıyorum.
Ayrıca soğanlar tohum için cücük uzatmaya başlıyorlar, bu cücükleri kopartmazsan bitki bütün gücünü tohumunu büyütmeye harcıyor, soğan büyümüyor, dolayısı ile bir elim sürekli soğanlarda ortalarını kopartıp duruyorum.
Kişniş, turp, dereotu, marul, lahana çeşitleri de tohuma durdular, hepsinden tohum alacağım.
Bir de artık semizotu mevsimi geldi. Biz ilk geldiğimiz sene bir paket semizotu ekmiştik, bahçenin çeşitli yerlerinde yabani semizotu da çıktı, zamanla melezleştiler ve bahçede bol miktarda semizotu çıkıyor. Ayrıca çok taze ısırgan otları da çıktı.
Şimdi bu günlerde bütün bu güzel yeşilleri olabildiğince mevsiminde tüketmek istiyorum, bu sefer de hep aynı yemeği yemek durumunda kalmamak için çeşitlemeler yapmaya çalışıyorum.
Bu günler yavaş yavaş artık geçen sonbaharda buzdolabına koyduklarımı da bitirme zamanı olduğu için buzlukta ne bulursam ortaya karışık yeşil ağırlıklı bir yemek çıkartıyorum. Geçen öğlen yemeğine misafir çağırdım, Nermin gelenler vejetaryen mi diye sordu, çünkü gelenlerin Ege’li olmasına güvenerek sadece ot pişirdim. Bu aralar yaptığım bazı yeşil ağırlıklı tabakları paylaşmak istedim, çünkü bu tür sebzeleri çeşitlendirmek hayli zor.
KARIŞIK ZEYTİNYAĞLI BEZELYE
Normalde sultani bezelyeden sadece mısır unlu sarımsaklı tava yaparım. Bunun tarifini daha önce verdiğimi sanıyorum.
Bu yıl farklı olarak sultani bezelyeyi sıcak suda haşlayıp, zeytinyağı, limon, tuz ve sarımsaktan ibaret bir sosla çok güzel bir salata yapmış oldum. Burada püf nokta bezelyeyi sıcak suda haşlamak gerekiyor, soğuk suda haşlamaya kalkarsanız kayış gibi oluyor, aynı şekilde buzluğa atmak isterseniz önce en azından yarı haşlayıp sonra kaldırmak lazım, ama bence en güzeli mevsiminde tüketmek.
Zeytinyağlı tane bezelye yemeğine sultani bezelye ve közlenmiş biber katarak çok lezzetli bir yemek yapmış oldum.
Bir sefer de garnitürlü bezelye çorbası yaptım. Tarif için internette bolca bulunan kremalı bezelye çorbası tariflerine uydum. Çorbayı el blendırından geçirince içine krema koymadım. Minik parçalar halinde doğrayıp fırında kızarttığım, havuç, patates ve haşlayıp jülyen doğradığım sultani bezelye ekleyerek farklı bir çorba elde ettim.
ÇANAKKALE USULU DİBLE
Giresun’un en sevdiğim yemeklerinden biri fasulye diblesidir. İran’a gittiğimde her yemekte çeşit, çeşit pilav olurdu, hemen her yerde mutlaka yeşil bakla, köfte ve dereotlu bir pilav vardı. Egeliler enginar dolması yaparlar. Bahçede enginar da var, ancak burada çiçek yapamıyor, hemen karta kaçıyor.
Bir gün bahçeden taze bir enginar, tane bezelye, sultani bezelye, yeşil bakla, tane bakla, soğan cücüğü, dereotu gibi bir sürü yeşillik topladım. O gün seçim günüydü, sandık görevlilerine muhtarın karısı yemek yapacaktı, pilavı ben yapacağım diye haber gönderdim.
Yukarıdaki üç yemekten esinlenerek bir pilav yaptım, köyde namım yürüdü, o kadar güzel oldu.
Bütün yeşillikleri ayrı ayrı buharda haşladım. Enginarın çiçeği küçük olduğundan hem sapını hem de çiçeğin etrafındaki taze yapraklarını kullandım. Pilav sadece yeşil görünmesin diye bir havucu da minicik kesip haşladım. Pilavı ise gene biraz renk vermesi için tel şehriyeli yaptım. İçine sebze katacağım için suyunu normalden az miktarda verdim. Demlenmesi için pilavın altını kısarken bütün sebzeleri ekleyip, bir kez karıştırdım. Ve sonuç harika oldu (sıcak servis edeceğimiz için pilava hem zeytinyağı hem de tereyağı koydum). Buharda haşlama kısmı biraz zaman alsa da sonuç çok güzel oldu
ÇAKMA PİRPİRİM AŞI
Soğan cücüğü, taze sarımsakları ve geçen yıldan dolapta kalmış yeşilbiberleri yarı zeytinyağı, yarı tereyağında soteledim, içine hafif haşladığım yeşil mercimek, biber salçası, kişniş tohumu ve semizotlarını ekleyerek az suda pişirdim, son olarak 2-3 kaşık bulgur ekledim. Yoğurtla yenecek çok güzel bir yemek çıktı ortaya. Aslında semizotunun en çok sarmısaklı, yoğurtlu salatasını severim. Bu yıl bu salatanın içine bazen taze kekik, bazen de taze kişniş tohumu koyarak lezzetlendirdim. Aklımda bir de yakında bahçede çıkacak olan kabakla semizotundan bir meze yapmak var.
VİŞNELİ, ERİKLİ ZEYTİNYAĞLI SARMA
Asmalar da taze yaprak vermeye başladılar. Nermin’in en sevdiği şeylerden biri sarma sarmaktır, biz hiç yaprak saklamıyoruz, 10 paket falan sarma yapıp dolaba atıyoruz, bütün kış yetiyor. Geçen sene bahçede vişne de oldu, hala dolapta paket, paket vişne var. Bu sene yaprak sarmasını vişne ile pişirme âdeti çıkardım, artık hep vişneli pişiriyoruz. Geçen gün bahçeden ekşi erik toplamıştım, bir sefer de erikle pişirdik o da çok güzel oldu.
BAL KABAKLI SALATA
Buraya geldiğimiz ilk sene çok bol miktarda bal kabağı olmuştu. Bunları dağıta, dağıta tatlı yapa yapa bitirememiştim. O sene buzlukta da çok başarılı bir şekilde saklandığını keşfetmiştim. İlk sene o kadar çok tatlısını yaptık ki aslında en sevdiğim tatlılardan biri olan kabak tatlısından gına geldi. Hatta o yıl tencereler dolusu kabak tatlısı pişirip, köyde hayır yemeği bile vermiştim, 120 kişiye yetecek kadar tatlı vardı.
Tatlıdan bezince kabakları farklı değerlendirmeye başladım, en çok ya çorbasını yapıyorum, ya da biraz tuz ve zeytinyağı ile fırına veriyorum. Her iki şekilde de çok severek tüketiyoruz.
Bu kez farklı bir şey denedim. Kabakları az önce yazdığım gibi fırınladım. Üzerine soğan ve maydanoz koyarak ılık bir salata gibi sunum yaptım, soğuyunca da gayet güzel oldu. Hem de yemyeşil bir sofraya renk kattı.