Geçen hafta, Sapanca’da, 81 Hacettepe Tıp mezunlarının 35’inci mezuniyet toplantısına katıldım. Hem giderken hem de dönerken uçak rötarları yüzünden çektiğim zulüm haricinde her şey muhteşemdi.
BU GÜN HIDIRELLEZ ARİFESİ, DİLEKLERİN EVRENE SALINMA GÜNÜ
Rumi takvime göre yıl ‘’Hızır’’ ve ‘’Kasım’’ olmak üzere ikiye ayrılır. Yarın Miladi takvime göre 6 Mayıs, Rumi takvime göre 23 Nisan. Yani Hızır günlerinin başlangıcıdır.
Yazın ilk ilk günü olduğu varsayılan Hıdırellez, Türk Dünyasında kutlanan doğa bayramlarından biridir. Hıdırellez gününün Orta Asya kökenli mi yoksa Mezopotamya/Anadolu kökenli mi olduğu tartışmalıdır. Ancak çok kültürlü, mevsimsel döngülere atfedilen kadim bir kutlamanın İslamiyet şemsiyesi altında yorumlanmış halidir demek doğru olacak. İlyas Peygamberin yeşil demek olan Hızır takma adı ile dolaştığı, bu gün ortalığı yeşile büründürdüğüne inanılır. Hızır ve İlyas’ın söylene söylene birleşmiş hali olabilir.
Ruz-ı Hızır (Hızır günü) de denilen Hıdırellez’in, 2017 yılından itibaren UNESCO’nun ‘’İnsanlığın Somut Olmayan İnsanlık Mirası’’ listesine alınması bekleniyor.
ÖLÜDENİZ TOMARLARI, ÇÖLE GÖMÜLEN KUTSAL KİTAPLAR
Esseniler MÖ 500 yıllarından itibaren var oldukları söylenen bir Yahudi tarikatidir. Bazıları Vaftizci Yahya ve İsa peygamber de bu tarikatin üyesi olduğunu düşünürler, ancak bu konu genel olarak kabul görmez.
Bu tarikatin üyeleri dünya nimetlerinden uzak yaşayan, kendilerini dinsel yaşama adamış mistiklerdi. Kendi içlerine kapalı olarak yaşıyor, kendilerine yetecek kadar çiftçilik yapıyor, bekar kalmaya özen gösteriyor ve günün büyük bir kısmında inziva dini kurallara uygun yaşıyorlardı.
VALİ GEZDİRMECE, BEZDİRMECE; BEBEKLER SİLER UFUNETİNİ DÜNYANIN
Ben mecburi hizmete başladıktan birkaç ay sonra, Elazığ’a genç bir vali atandı. Eğer yanılmıyorsam, adamın ilk valilik göreviydi, daha önce Pazar’da kaymakamlık yapmıştı, dolayısı ile teyzem Mualla Telatar ile tanışıyorlardı.
Ben Elazığ’a gittiğimde tanıdığım hiç kimse yoktu, ama ayağımı sürtmüş olmalıyım. Benden birkaç ay sonra sınıf arkadaşım Hikmet Ceran geldi. Şimdi de ailemin tanıdığı vali geldi. Eh ballıyım.
GALİBA ARTIK GAZETECİ SAYILIRIM; NASIL YAZIYORUM?
Geçen şubat ayında Vietnam Laos Kamboçya turu yapmış ve tur dönüşü izlenimlerimi bloğumda paylaşmıştım.
Kuzey ekspres gazetesinde bu yazıları gazetelerinde yayınlamak üzere teklif geldi. Ben de kabul ettim. Böylece bu turun izlenimleri tam 4 gün boyunca tam sayfa yayınlandı.
Bundan sonra 4 gün boyunca da Genç hekimler öğütler isimli yazı dizim köşe yazısı olarak yayınlandı.
UÇAKTA DOKTOR VAR MI?
Geçenlerde genç eczacı arkadaşım Cansın Gelişli huşu içerisinde, ne kadar güzel ve kutsal bir mesleğiniz var diyerek, son uçuş anısını anlattı. Bu uçuşta yolculardan biri hastalanınca ‘’uçakta bir doktor var mı’’ diye anons etmişler. Cansın kendisi de ilk yardım sertifikası almış, fakat yenilememiş olduğu için tereddüt etmiş, gene de doktor bulunmazsa ortaya çıkarım diye düşünmüş. Neyse ki genç bir kadın doktor olduğunu söyleyerek, hastaya müdahale etmiş. Hasta kadıncağız bir cenaze için yolculuk yapıyormuş ve uçuş sırasında tansiyonu düşmüş. Doktor hastayı birkaç koltuğa birden yatırmış, damar yolu açarak mayi takmış ve yol boyunca da hasta ile konuşarak ona moral vermiş.
SANAL GERÇEKLİK
Her gün ‘’nasıl bir insan bunu yapabilir’’ dediğimiz olaylar yaşıyoruz. Sonra olayları her kesin nasıl da farklı yorumladığını görüyoruz. Nasıl olur da aynı olaya, aynı gerçekliğe bakan insanların bu kadar farklı algılayabildiklerine şaşmamak mümkün olmuyor.
Bu gün bazı kelimelerin sözlük anlamlarına baktım.
Gerçek kelimesi ‘’bir durum, bir nesne veya nitelik olarak var olan, varlığı inkar edilemeyen, olgu durumunda olan, hakiki (fizik çevrede var olan her şey)’’, ‘’asıl, esas, temel (gerçek memleketim Rize)’’, ‘’düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olan (iklim ısınması gerçek bir sorun)’’, ‘’bilinçten, istekten bağımsız olarak var olan (ne yazık ki savaşlar gerçek)’’ anlamlarına geliyor.
Hakikat kelimesi ise aşağı yukarı eş anlamlı Arapça kökenli bir kelime, ancak ‘’sadakat (hakikatli insandır)’’ anlamı da var. Felsefi olarak ise benim ‘’sanal gerçeklik’’ dediğim şeyi, yani ‘’gerçeği kişinin algılayışı’’ anlamı ile de kullanılıyor.
Sanal kelimesi ise matematik biliminde kullanılışı hariç ‘’gerçekte olmayıp, zihinde tasarlanan’’ anlamına geliyor.
Akıl ya da us kelimesi esas olarak ‘’kavram oluşturma ve bunlara göre hükmetme kapasitesi’’ anlamına geliyor. Bu ana anlam yanı sıra ‘’düşünme, anlama ve kavrama gücü (akıl yaşta değil baştadır)’’, ‘’hafıza, bellek ( o gün olan biten her şey hala aklımda) ’’, ‘’tedbirli ( uslu bir çocuk ol) ’’ anlamları taşıyor.
Zihin ise öznel olarak farkında olunan ve beynin düşünme, akıl yürütme, algılama, istek ve inancı kapsayan töz (cevher) olarak tanımlanıyor. Zihin kelimesinin günlük hayatta kullanımı ‘’kafamızın içerisinde dolaşan düşünceler, kendi kendimize yürüttüğümüz konuşmalar’’ anlamındadır. Bu açıdan bakınca zihin faaliyetlerimiz başkaları tarafından sadece bizim aktardığımız kısmı bilinen en özel, en bize ait alanımızdır.
Her insanın yaşam deneyimleri, eğitimi, içinde bulunduğu doğal ve sosyal çevre bir birinden farklı olduğu için ‘’kavram oluşturma ve bunlara göre hükmetme kapasitesi’’ bir birinden farklı.
Her insanın algı kapasitesi, akıl yürütme şekli, istek ve inançları doğrultusunda ‘’kafasının içerisinde dolaşan düşünceler, kendi kendine yürüttüğü konuşmalar’’ da bir birinden farklı.
Şu da bir gerçek ki kişinin kendi donanımı, düşünme kapasitesi, konu ile ilgili bilgisi ne kadar azsa, zihni dışarıdan gelen etkilere de o kadar açık oluyor. Bir de insanoğlunun ‘’aidiyet’’ duygusu düşünülünce bir toplumsal öğreti (ideoloji) doğru ya da yanlış, etik ya da değil, kolaylıkla taraftar toplayabiliyor.
Her ‘’gerçek’’, her insanın zihninde değişime uğrayıp, kendine özgü bir ‘’sanal gerçeklik’’ içerisinde algılanıyor. Ve ne yazık ki ‘’İnsan zihni, çoğu zaman şeytanın çalışma odası’’ gibi işliyor.
BİZ TRABZON’DA BÖYLE DİYORUZ
Ben hayatımın büyük bölümünü Trabzon’da geçirdim. Bütün diziler Karadeniz şivesi taklit etmeye çalışıyor ama nafile. Uğur Yücel dışında pek becereni görmedim. Elbette bir de Karadeniz kökenli sanatçılar beceriyor, onlar da abartmaya çalışmayınca. Burada her ilçenin şivesi farklıdır, biri konuşmaya başladı mı hangi ilçeden geldiği hemen belli olur. Ben Rize Pazar’lıyım, doğal olarak bizim evde Rize şivesi hakim, Trabzon’da yaşarken benim konuşmam onlara farklı geliyor, karşılık olarak ben de Trabzon’luların şivesi ile dalga geçiyorum.
TRABZON LİSESİ, HIFZI VELDET VELİDEDEOĞLU, HASAN TELATAR, BEN
Geçenlerde çok ilginç bir tesadüfü fark ettim. Yirmi dört şubat 1918’de Trabzon’un Rus işgalinden kurtulmuştur, bu nedenle Trabzon’da yaşayan her kes 24 şubat tarihini bilir. Ancak bu sene 24 şubat tarihinin aynı zamanda, Türkiye Cumhuriyeti 1961 Anayasa’sını hazırlayan komisyonun üyesi ve katibi olan Ord. Prof. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun ölüm yıl dönümü olduğunu fark ettim.
Hıfzı Veldet Velidedeoğlu’nun kişisel tarihinin dönüm günlerinden birinin Trabzon tarihinin dönüm günlerinden birine denk gelmesini fark etmem bana pek çok şey düşündürdü.