Category Archives: Genel

ŞİMDİ FINDIK ZAMANI DOĞUM KONTROLÜ İLE UĞRAŞAMAM

Trabzon’a ilk geldiğim yıllarda nedense içimi bir dernekçilik ateşi sarmıştı. Bir çok sosyal derneğe üye olduğum gibi, UNICEF, Milli Pediatri gibi meslek derneklerinin Trabzon şubelerini kurdum.

Aslında mesleki derneklerin şubelerini kurmaktan amacım, KTÜ Pediatri olarak bir Milli Pediatri kongresini düzenleyecek olmamızdı. Sosyal derneklerden amacım ise uzun süredir ayrı kaldığım Trabzon’da yeniden bir sosyal çevre oluşturabilmekti. Trabzon’a döner dönmez, Lionstan, Türk Kadınlar birliğine, Tradost (doğa sporları derneğinden), Trabzonspor’a bir çok derneğe balıklama daldım.

Continue reading… →

RUH SAĞLIĞI BOZUK FARECİK

Tıp Fakültesinin beşinci sınıfında halk sağlığı stajının 5-6 haftasını bir sağlık ocağında hekimlik yaparak geçirirdik, bu haftalar boyunca iş günlerinde köyde kalmamız gerekiyordu. Halk Sağlığı Bölümü, o zamanlar rahmetli hocamız Nusret Fişek de sağdı, fakültenin en güçlü kürsülerinden biriydi.

Hem Çubuk’ta, hem de Eti Mesut’da iki örnek bölgesi vardı. Bu bölgelerde köylerde sağlık ocakları, merkezde ise bir hastane hizmet verirdi.

Biz Zehra, Afitap, Mukadder, Dilek ve ben olmak üzere 5 kişilik oldukça kalabalık bir kız gurubu idik. Bizi Eti Mesut bölgesinde, Ankara Merkezine oldukça yakın, önünden belediye otobüsü geçen, Macun köyüne verdiler. Ocağımızda soy ismini şimdi hatırlayamadığım, muhtemelen kırklı yaşlarında Muzaffer isimli bir doktor var, şimdi geriye bakıp düşününce cıvıl cıvıl beş kızın ocağına gelmesi onun için de hoş bir sürpriz olmuştur. Bizimle konuşmaya bayılırdı çünkü.

Continue reading… →

KAPLICA VE HAMAM ANILARI

Kaplıcaları ve Türk hamamlarını severim. Dolayısı ile buralarda epey anı biriktirdim.

Hayatımda ilk kez Ankara’da hamama gittim. Dönem 5’te, yani 5. Sınıfta,  2 aylık halk sağlığı stajımız vardı. Bu stajda 5-6 hafta boyunca hafta içi günlerde köyde yaşamamız ve köy sağlık ocağında hekimlik yapmamız gerekiyordu.

Biz Ankara’ya çok yakın Macun denilen bir köyde staj yaptık. Yanılmıyorsam ben, Dilek, Afitap, Zehra ve Mukadder olmak üzere 5 kişilik oldukça kalabalık bir guruptuk (Bu köyde ilginç bir fare deneyimimiz de olmuştu). Biz hepimiz elbette şehir çocuğuyuz, içimizde galiba bir tek kişi daha önce soba yakmış idi. Oysa bizim o köyde yaşamak için lojmanımızdaki kömür sobasını yakmamız gerekiyordu. Biz de sadece hayatta kalabileceğimiz kadar ısınabiliyorduk. Sular oldukça soğuk aktığı için ellerimizin ve yüzümüzün kısıtlı  alanını yıkıyorduk. Hafta sonlarında şehre döndüğümüzde ellerimizin bileklerden yukarısı, boynumuz, kulak arkalarımız bayağı is karası oluyordu.  O yıl Kıbrıs harbinden sonra Türkiye’ye uygulanan ambargonun beşinci yılı idi (1979-2980 kışı). Akar yakıt olmadığından hastaneden bile kalorifer yanmıyordu. Şansımıza da muhtemelen hayatımda gördüğüm en soğuk, en kara kıştı, Ankara sokaklarında erimeyen buzlar vardı. Dolayısı ile yurtta yıkanmak gibi bir seçeneğimiz de yoktu (O kış yatağa bile kilotlu yün çoraplarla giriyorduk).

Continue reading… →

Show Buttons
Hide Buttons