Geçen gün dolabı karıştırıp, mevcutlarla bir karnıyarık yaptım.
İÇİNDEKİLER
8 adet orta boy patlıcan
150 gr kadar kavurma
1 çay bardağı haşlanmış nohut
1 adet orta boy soğan
2 diş sarımsak
2 adet domates
2 adet kıl biber
1 su bardağı pizza sosu
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Tuz/ karabiber
SOS İÇİN,
Yarım kilo domates
Yarım kilo salçalık kırmızı biber
2 adet orta boy soğan
5-6 diş sarımsak
2 kaşık zeytinyağı
2 kesme şeker
Bir ölçü tuz
Bir yemek kaşığı sirke
ÖNCE SOS TARİFİ;
Soğan ve sarımsak ince doğranarak zeytinyağı içinde bir müddet sotelenir. Daha sonra küp küp doğranmış domatesler, biberler, şeker ve tuz katılır. Bütün malzeme suyunu çekene kadar karıştırarak pişirilir. Ateşi kapatmadan bir dakika önce sirke eklenir. Bu karışım biraz soğuduktan sonra blendrdan geçirilip, kavanozlara koyulur. Üzeri hava almayacak şekilde kapatılırsa buz dolabında bir aya kadar saklanabilir.
Bu sosu pizza, makarna, kızartmalarda, et yemeklerinde içine istediğiniz baharatı, ya da kokulu otu (kekik, nane, fesleğen) ekleyerek kullanabilirsiniz.
Benim dolabımda hemen her zaman hazırda bulunur. Geçen gün pizza yaparken hazırlamıştım, dolapta bir su bardağı kadar kalmıştı.
KARNIYARIK TARİFİ
Patlıcanları alacalı soyup, tuzlu suda birkaç dakika beklettim. Sularını sıkıp, içine bir kaşık zeytin yağı koyduğum pilav tenceresine dizdim. Kısık ateşte tencerenin kapağı kapalı olarak, zaman zaman patlıcanları iyice yumuşayana kadar çevire çevire pişirdim. Böylece hem çok az yağ çektiler, hem de şekil de tat olarak zeytin yağında kızarmış gibi oldular.
İçi için soğan ve sarımsakları iyice ince doğrayıp, bir kaşık zeytin yağında soteledim. Bu sotenin içerisine kabuklarını soyduğum haşlanmış nohutları ve kavurmaları katıp, biraz da tuz ekledim. Hazır sosun yarısını bu karışıma ekleyerek hep birlikte bir müddet pişirdim. Böylece dolaptaki bir çok malzeme tek bir iç halini aldı.
Daha sonra tepsiye dizdiğim patlıcanların içlerini açıp bu iç malzemeyi doldurdum (İç fazla geldiği için birkaç adet dolmalık biber de doldurdum).
Üzerlerini domates ve kıl biberle süsledim.
Son olarak da tepsiye kalan sosu sulandırarak döküp fırına verdim. 180 derecede 50 dakika pişirdim.
Gerçekten çok güzel oldu.
Kavurma, haşlanmış nohut ve bu sos benim dolabımda hemen her zaman olur. Yani, bundan sonra bu evde bu tür karnıyarık yapılacak.
MALZEMELER;
1 bardak siyez bulguru (normal bulgur da olabilir)
1 adet soğan
1 adet patates
1 adet kapya biber
1 adet havuç
1 çay bardağı karışık sebze kurusu
1 kaşık zeytinyağı, istenirse biraz tereyağı
Tuz, su
YAPILIŞI;
Kuru sebzeler, bir kase içerinde sıcak suya koyularak yumuşamaları sağlanır. Siyez bulguru üzerinden su geçirilerek yıkanır.
Patates, kapya biber ve havuç küçük küpler halinde, soğan ise yemeklik olacak şekilde doğranır.
Bütün yaş sebzeler yağda sotelenir. Soğan ve patates piştikten sonra tencereye bulgur koyulur. Bulgur da diğer sebzelerle birlikte yağda çevrilir. Bundan sonra kuru sebzeler içinde bulundukları suyla birlikte bulgura katılır. Bulguru şişirecek kadar su eklenir.
Su kaynadıktan sonra ateş kısılır, 20 dakika kısık ateşte piştikten sonra ateş kapatılır. Tencerenin ağzı yarım saat kadar kapalı tutularak pilavın demlenmesi beklenir.
Julyen doğranmış kuru soğan, küp küp kesilmiş yeşil domates ve sarımsak bir miktar tuz eklenerek zeytinyağında sotelenir. Soğanlar şeffaflaşınca üzerine bamyalar eklenip, kısık ateşte kendi suyunda biraz daha pişirilir.
Bamyalar da yumuşayınca, sebze soyma bıçağıyla incecik şeritler halinde getirilmiş havuç, toz zerdeçal ve yarım limon dilimler halinde eklenir. Kalan yarım limonun da suyu yemeğe sıkılır.
Yemeği tam olarak pişirebilmek için gereken yarım bardak su eklenir ve kısık ateşte pişmeye bırakılır.
Servis tabağına alınca bir limon dilimlenerek üzerine koyulur.
1 adet yeşil domates (sonbaharda buzluğa koyabilirsiniz, hatta bu çorbada bir adet yeşil domates turşusu da kullanabilirsiniz)
2 adet pazı yaprağı ( ya da tercih ettiğiniz ıspanak, şevketi bostan gibi yeşil bir yaprak)
1 bardak süt
Zeytinyağı
Tereyağı
Kuru ve yaş nane
Tuz
1 kaşık tarhana
YAPILIŞI;
Bir kaşık tarhana, sıcak suyun içerisinde eritilir.
Soğan, ince doğranmış yeşil domates, doğranmış yeşil yaprak, nane yaprakları ve bezelyeler bir bardak suyun içerisinde iyice haşlanır. El blendrından geçirilerek pürüzsüz hale getirilir.
Bu sebze püresine bir miktar tuz atılır, tarhanalı su ve süt eklenerek tarhanalar pişene kadar kaynatılır.
Çorba hazır, üzerine sarmısaklı kuru naneli yağ dağlanarak servis edilir.
ÇEŞİTLEMELER;
İstediğiniz yeşil mevsim sebzesini ekleyerek çeşitlemelerde bulunmak mümkün.
Diyet yapanlar üzerine yağ eklemeyebilir.
Glütensiz versiyon için glütensiz tarhana ya da sadece glütensiz un koyulabilir.
Çorbanın kıvamını tutturmak için un ya da tarhana yerine kırmızı ya da sarı mercimek koymak da mümkündür. Ancak o zaman lezzeti çok daha değişik oluyor.
Vejetaryen ve vegan versiyonlar elde etmek için sadece bitkisel yağ ve süt kullanmak yeterlidir.
2 tane orta boy kırmızı kabuklu turp (salataya koyulanlardan)
1 tane yer elması (isteğe bağlı)
1 tane kırmızı Kapya biber
1 tane orta boy havuç
1 diş sarımsak
Yukarıdaki kış sebzelerinin toplamı kadar bal kabağı
1 bardak süt (krema önermiyorum)
1 kaşık tereyağı (isteğe bağlı)
Birkaç dal taze kişniş (isteğe bağlı), ya da taze biberiye
Tuz, toz zencefil, tatlı kırmızı toz biber, ya da toz zerdeçal
YAPILIŞI;
Soğan, havuç, turp, yer elması, kapya biber ve bal kabağı çabuk haşlanması için küçük küçük doğranır. Balkabağı miktarı diğer bütün sebzelerin toplam miktarına eşit veya biraz daha fazla olması önerilir. Bütün sebzeler ve bir diş sarımsak, iki bardak su içerisinde, bir çimdik tuzla birlikte haşlanır. İyice yumuşayan sebzeler el blendrı ile pürüzsüz hale gelen kadar ezilir.
Çorba püresi bir süre soğutulduktan sonra süt, yağ ve toz zencefil eklenir.
(Toz zencefil yerine taze zencefil kullanmak isteyenler, baş parmak boğumu kadar taze zencefili, diğer sebzelerle birlikte haşlayabilir.)
Çorbanın kıvamını ayarlayacak kadar sıcak su eklenir.
Tuzuna bakarak gerek görülürse biraz daha tuz eklenebilir.
Süt ekledikten sonra rengi değişen çorbanın kırmızı görünmesini isteyenler tatlı toz biber, sarı görünmesini isteyenler toz zencefil ile çorbaya renk kazandırabilir.
İnce kıyılmış taze kişniş ile servis edilir. Kişniş herkes tarafından sevilmediği için sofraya ayrı şekilde servis edilmelidir.
Evde hiç kimse kişniş sevmiyorsa yerine maydanoz kullanmayın, çünkü tadı çorbaya yakışmıyor. Taze biberiye de çorbanıza çok yakışacaktır.
ÇEŞİTLEMELER;
Diyet yapanlar için çorbaya süt koyulduğu için hiç yağ koyulmasa da çok güzel oluyor. Tuz miktarı da denetlenerek her türlü diyet için uygun bir çorba haline getirilebilir.
Aslında tamamen sebzelerin lifleri ile kıvam alan bir çorba olduğu için glütensiz beslenmeye uygundur.
Laktoz intoleransı olanlar, laktozsuz süt kullanabilirler.
Çorbaya süt yerine, hindistan cevizi sütü, tereyağı yerine susam yağı kullanarak tamamen vegan formunu yapmak mümkün. Daha fazla Asya lezzetleri taşıyan bu form, ilk tariften daha da lezzetli.
Yer elması ve turp koymak istemeyenler, daha klasik ve daha tatlı bir çorba elde edecekler. Bu durumda çorbaya katılan zencefil miktarı biraz daha artırılabilir.
1,5 bardak yasmin pirinç, ama istediğiniz herhangi bir pirinç de olabilir.
Bir yemek kaşığı tereyağı, bir yemek kaşığı zeytinyağı; yağ miktarı da alışkanlıklarınıza göre değişebilir.
Bir tutam safran
2 tane defne yaprağı
2 tane kabuk tarçın
5-6 adet karanfil
5-6 adet tane yeni bahar
2 yemek kaşığı dolusu kuru nane
bir portakalın kabuğunun rendesi
tuz, su
HAZIRLANMA;
Pirinç eğer buz dolabında saklanıyorsa, oda ısısına gelene kadar bekletilir (Soğuk pirinç pişirilince kırılır).
Pirincin bir bardağı ayrı, yarım bardağı ayrı olacak şekilde 20 dakika kadar, içine tuz atılmış kaynar suda bekletilir. Bundan sonra iki pirinç birbirine karıştırılmadan yıkanıp, nişastalı suyu atılır.
İki bardak su uygun bir kaba koyularak içine bir çay kaşığı zeytin yağı ve bir tutam safran atılır. Bu safranlı suya, sıcak suda beklettiğiniz yarım bardak pirinci ekleyerek, pirinçler iyice yumuşayana kadar haşlanır. Safranla iyice sararmış olan pirinçler süzülür. Hem safranla haşlanmış pirinçler, hem de safranlı su saklanır.
Suda bekleyen bir bardak pirinç ise sıvı yağ ( koyulmasa da olabilir, ama pilava parlaklık sağlayacak) ve tereyağı ile bir pilav tenceresinde iyice kavrulur. Pirinçler şeffaf hale gelince içine tuz, tarçın, defne yaprağı, yenibahar, karanfil ve naneler eklenerek bir kez karıştırılır.
Baharatlar pilava iyice karışınca, önce ne kadar çıktıysa safranlı su eklenir, daha sonra da pilavın suyu 2 bardağa tamamlanır. Pilavı pişirmek için ekleyeceğiniz suyun kaynar, su olması gerektiğini yazmaya gerek yok sanırım.
On dakika kadar sonra, pilav pişmiş sayılır. Bundan sonra ateşi iyice kısarak demlenmeye bırakmak gerekir. Demlenmeye bırakmadan pilavın üzerine, safranla haşlanmış pirinç de eklenir.
Yirmi dakika çok kısık ateşte pilavın iyice demlenmesi beklenir. Bundan sonra tencerenin kapağını açıp, pilavın altı üstüne gelecek şekilde iyice karıştırılır. Üzerine ince bir rende ile portakal kabuğu rendelenir.
Bu pilav Hindistan’da Biruni pilavı olarak bilinir. Ancak onların tarifinde yenibahar ve portakal kabuğu yok. Safran da direkt olarak pilavın suyuna katılıyor. Safranlı pirinci ayrıca haşlayıp pilavın üzerine serpmek İran’da yapılan bir uygulamadır. Safranı İran’daki gibi uygulamak pirinçlerin iki farklı tonda sarı olmasını sağladı. Portakal kabuğu da hem görünüme renk kattı, hem de lezzetti gerçekten bir seviye yukarı taşıdı.
Yarım saat içerisinde sıcak sıcak servis edilmelidir.
Son zamanlarda yeniay ve dolunay günlerinde hayvansal protein almamaya, en azından vejetaryen beslenmeye dikkat ediyorum.
Hafta sonu Elazığ’dan dönerken havaalanında bir paket badem almıştım. Son zamanlarda nedense sıkça badem sütü hakkında konuşmuştum. Daha önce hazır badem sütü almış, ancak çok tatlı bularak sevmemiştim. Bu sefer kendim badem sütü yapmaya karar verdim.
Bademleri bir gece önceden suda beklettim, sabah kabukları çıkardım.
Bir vanilya fasulyesinin tohumlarını bıçakla kazıdım.
Bir ölçü bademe 4 ölçü su olacak şekilde hızlı devirli blendra koydum, vanilya tohumlarını da ekledim.
Bademler iyice incelene kadar karıştırdım. Daha sonra ince bir tel süzgeçten geçirerek badem sütü elde ettim. Bu şekilde benim çok hoşuma gitti.
Aslında daha önceleri normal sütle yaptığım bir kahvaltı tarifini badem sütü ile yaptım.
Bir kaseye yarım elmayı incecik doğrayarak (rende de yapılabilir) üzerine biraz toz tarçın serptim.
Bir adet cevizin için elimle parçalayarak elmaların üzerine ekledim.
Bir kaşık organik yulaf lifi ve bir kaşık çia tohumunun üzerine bir bardak badem sütü koyarak, kısık ateşte kıvam alana kadar pişirdim.
Pişmiş karışımı sıcak sıcak kasedeki elmaların üzerine koydum. Son olarak da bir çay kaşığı bal ekleyerek kahvaltımı tatlandırdım.
Böylece hem vegan hem de bağırsak çalıştıran lezzetli bir kahvaltı hazırlamış oldum.
Glutensiz poğaça resmini paylaştıktan sonra bir çok kişiden tarif isteği aldım. Bu nedenle ilk glütensiz poğaça tarifimi yazmak istiyorum. Bu aslında bildiğim en basit poğaça reçetesinden esinlenmiş bir tarif;
Pek kimse bilmez ama Rize’de çok güzel narenciye olur. Özellikle de gösterişsiz ancak muhteşem mandalinasının lezzeti başka bir mandalina ile karşılaştırılamaz bile.
Bizim Pazar’daki evin bahçesinde de mandalina, limon, ağaç kavunu gibi birkaç narenciye ağacı var. Limon deyince öyle bildiğiniz limonlardan değil, neredeyse taş devrinden kalma gibi görünen her biri bir kilo civarında, kalın kabuklu bir cins. Bu cins limonu normal limon gibi kullanmak pek mümkün değildir. İtalya’da bu limonlardan limonçello yapılır, bizim evde ise kabuklarından reçel yapılır.
Evde yapılan bu reçelin tarifi şöyle;
Limonlar yıkandıktan sonra dış kabukları ince bir rende ile rendelenir. En dış tabakası incecik rendelenmiş kabuklar 2X2 cm boyutlarında küp küp kesilir. Bundan sonra kabukların acısı çıkana kadar birkaç kez haşlanır. En son acısı azalmış ancak hala fark edilen haşlama suyundan 1 bardak ayrılır.Limon kabukları iyice yumuşadıktan sonra bütün kabuk parçalarının üzeri sıvanacak kadar şeker eklenir. Bundan sonra da içine bir önceki haşlama suyu katılarak suyu iyice çekinceye kadar pişirilir.
Bu limonun reçeli, şeffaf ve açık sarı renkli, oldukça güzel kokulu, yedikten sonra boğazda hafif bir acılık bırakan çok leziz bir reçel olur. Eskiden bu reçel şeker gibi misafire de ikram edilirmiş, misafirler küçük bir çatalla aldıkları reçeli yiyip, çatalı da bir bardağa bırakırlarmış.
Geçen hafta Pazar’a gittiğim zaman birkaç limon olmuştu, 4 adet limon alıp eve getirdim ve hayatımda ilk defa reçel pişirdim.
Klasik tariften biraz daha farklı yapmak istedim. Bİr kısmını klasik tarifle yaparken bir kısmına da chai kattım.
Bu reçel kavanozlarını arkadaşlarıma dağıttım. Ev halkına da tattırdım. Herkes çok beğendi.
Eğer chai poşeti kullanmak istemiyorsanız, istediğiniz miktarda kabuk tarçın, karanfil, zencefil ve kakule koyarak baharat karışımınızı hazırlayabilirsiniz, ama bu zahmete değmez, poşetler çok güzel sonuç veriyor.
Hayatımın bu ilk reçel yapma deneyimi başarılı olunca bu hafta ablalarım bana 6 adet limon getirdiler. Ben de bu sefer limonların bütün parçalarını kullanmaya ant içtim, azimle günlerce uğraşıp limonlu ürünlerimi hazırladım.
İlk gün saatlerce uğraşarak ham maddeleri hazırladım.
İlk gün yaptığım işler; limonları iyice yıkadım.
Dış kabuklarını ince rende ile rendeledim. Rende sırasında muhteşem kokular çıktığı için bu sefer bu ince kabukları da ziyan etmek istemedim. Rendeden çıkan ince kabukları yeşil suları çıkana kadar iyice yıkadım, sularını süzdürdüm, daha sonra da bu kabuklara yarısı kadar şeker ekledim. Bu şekerli kabukları sıkı sıkıya bir kavanoza bastırdım ve üzerine hava almaması için streç flim koyarak kavanozu kapattım. Bu şekilde iki yıla kadar buz dolabında saklanabiliyor.
İsterseniz bu ürünü herhangi bir narenciye kabuğundan da yapabilirsiniz. Hatta portakal ve limon kabuğu rendelerini karıştırarak da yapabilirsiniz.
Bu kavanozun içindeki kabukları bundan sonra herhangi bir şerbet, kek ya da tatlı yaparken koku verici olarak kullanacağım.
Dış tarafı rendelenmiş kabukları 2X2 cmlik küpler şeklinde doğrayıp suya koydum. Bütün kabukların suyun içinde kalması için üzerini kapakla kapadım, kapağın üzerine de bir ağırlık koydum.
Bundan sonra günün en zor işini yaptım. Limonların iç kısmını bütün zarlarından ve kabuklarından temizledim. Tamamen temizlediğim iç limonlara eşit miktarda şeker ekledim ve bütün gece dinlenmeye bıraktım.
İkinci gün yaptığım işler;
Şekerde beklettiğim iç limonlar iyice sulanmıştı. Bu karışıma beşte bir oranda su ve dün hazırladığım dış kabuklardan iki kaşık ekledim. Bundan sonra bütün karışımı iki ayrı tencereye böldüm. Bir tencereye bir bardak kuru üzüm ekledim, diğer tencereye herhangi bir şey eklemeden reçel kıvamına gelene kadar pişirdim. Pişirme sırasında üstlerinde olan köpükleri de zaman zaman temizledim. Bu gün elde ettiğim son ürünler bir üzümlü, diğeri sade iki farklı limon içi reçeli oldu.
Sade olan reçel görünüş olarak çiçek balına benzedi ve tadında çok hoş bir acılık da var. Üzümlü olan reçel daha tatlı oldu. İki reçel de çok güzel.
Bundan sonra bu reçeli yaparken içine bir parça da taze zencefil atacağım. Üzümlü olan reçele iç badem de çok yakışır kanaatindeyim.
Kalın kabukları ise iyice şeffaflaşana kadar haşladım. Daha sonra acı sularının çıkması için iyice sıktım ve tekrar suya koydum.
İkinci gün öğleden sonra yaptığım işler;
Normal suya koyduğum kabukları iyice süzerek elimle sıktım. Sonra bu kabukları bir kez daha haşladım. Haşlanan kabukları süzerek çıkardım. Haşlama suyunu da sakladım.
İkinci kez haşladığım kabukların tekrar suyunu sıktım ve bütün parçaların dış kısımları iyice bulanacak şekilde şeker ekledim. Şekere buladığım kabukları ikiye bölerek iki ayrı tencereye aldım, tencerelere birer bardak normal su birer bardak ta haşlama suyu kattım. Tencerelerden birine üç adet chai poşeti attım. Her iki tencereyi de reçellerin suyu iyice çekilene kadar pişirdim.
Bu iki reçel geçen hafta yaptığım biri sade diğeri baharatlı iki türlü limon kabuğu reçeli oldu.
Böylece 6 adet dev limondan 5 farklı ürün elde ettim.
Doğal tatlı aroması
Sade limon içi reçeli
Üzümlü limon içi reçeli
Sade limon kabuğu reçeli
Baharatlı limon kabuğu reçeli
Bundan sonra bu ürünlerden hangisini tekrar yaparım?
Hepsinden yine azar azar yapmak isterim.
Güzel küçük kavanozlara koyup arkadaşlarıma hediye ederim diye düşünüyorum. Çünkü hepsi çok güzel oldu.
Üzümlü limon reçeli oldukça kayda değer. Muhtemelen kuru kayısı reçeline de limon katmak iyi sonuç verir.
Bu sene ağaç kavunu da alıp bu şekilde çeşitlendirerek reçel yapacağım.
Hatta ağaç kavunu ve limonu karıştırıp karma reçel de yapacağım.